Gürkan Hüryılmaz
Değerli Meslektaşlarımız,
Temmuz – Ağustos aylarının meslektaşlarımız için yıllık izin ve üreticiler için yıllık bakım sürecinde olması nedeniyle, daha durağan geçtiğini görüyoruz. Özellikle duruşların arttığı Ağustos ayının ilk yarısını (ikinci yarıdan itibaren Eylül siparişlerinin üretimleri başlaması bekleniyor) satınalma ve tedarik süreçlerimizi tekrar ele alarak iyileştirmeye, daha önce yoğunluktan dolayı ele alamadığımız konuları gözden geçirmeye, gelecek dönem beklentilerine hazır olmaya, bütçe çalışmalarına başlamaya ayırabiliriz. Özellikle, satınalma ve tedarik süreçlerinin mümkün olduğu kadar dijitalleştirilmesi, sonraki beklenen yoğun dönemi daha kolay yönetmenizi sağlayacak bir yatırım olarak görülebilir. Bununla birlikte, Covid-19’un 2.dalga beklentisi ile oluşabilecek tedarik zinciri riskleri ve 2021 yılında olası emtia fiyat artış riskini de göz önünde tutarak çalışmalarımızı şekillendirebiliriz. Univertisy of Mannheim tarafından yayımlanan “2020 CPO Anketi Özet Raporu”na göre; bütçe kısıtlamaları, satınalma ve tedarik organizasyonunun daha yüksek performans göstermesine yönelik en güçlü engel olarak karşımıza çıkıyor. Raporda Satınalma ve Tedarik organizasyonları ile ilgili diğer sonuçlar ise şu şekilde karşımıza çıkıyor : İlk katman tedarikçilerinde (Tier-1) sağlanan şeffaflık alt kademelerde sağlanamıyor. CPO’ların %80’i 2020 yılında dijital dönüşümün hayatı 2019’a göre daha fazla etkileyeceğini düşünüyor ki birçok CPO’nun dijitalleşme yolculuğunun ortasında olduğu görünüyor. KOBİ’lerin dijitalleş dönüşümün gerisinde kaldığı belirtilen raporda, teknolojiyi kullanan şirketlerin ise genellikle memnun oldukları görülüyor. CPO’ların %78’inin bir dijitalleşme stratejisi olduğu belirtilirken; 2019 yılına göre en büyük değişimin %46 ile Büyük Veri ve %28 ile Yapay Zeka çalışmalarında olduğu açıklanıyor. Bunlara ilave olarak Net Tavsiye Skoru (NPS)’nun satınalma ve tedarik yönetimi için de bir KPI olabileceği sonucu karşımıza çıkıyor.
Dünya'dan Evrim Küçük haberine göre, yılın ilk yarısında 36 ülkede 275 maden kapanırken, 8.8 milyar dolarlık üretim risk altına girdi. Ekonominin normale dönmesiyle madenlerin bir bölümü faaliyetlerine yeniden başladı. Ancak bundan sonra metal ve maden sektörünü bekleyen başka sorunlara dikkat çekiliyor. Bunların başında ‘doğal kaynak milliyetçiliği', tedarik zincirindeki aksamalar ve emtia fiyatları geliyor. Madenciler bu yıl bakırın en iyi performans gösteren temel metal olmasını bekliyor. Bakır üretiminin 3 yıl içinde ortalama %5.4 artış göstereceği tahmin ediliyor. Uluslararası hukuk firması White & Case tarafından birçok şirketteki 67 üst düzey yetkilinin katılımıyla yapılan ankete göre 2020'li yıllar madencilik endüstrisi için ciddi bir geçiş dönemi olacak. Anket sonuçları, 2020 yılının ikinci yarısında madencilik sektöründeki en büyük risk ‘küresel piyasalardaki zayıflık' diyor. Ankete katılanların %39'u üçüncü ve son çeyrekte küresel piyasalardaki zayıflığı temel risk olarak işaret ederken, ocak ayında yapılan ankette en büyük risk olarak görülen ABD ve Çin arasındaki ticari gerilimin risk unsuru olarak görülme oranı %26'dan %5'e düştü. Ancak katılımcılar, iki ülke arasındaki ‘Faz II' anlaşmasına ilişkin görüş ayrılıklarının ABD'de yaklaşan seçimler öncesinde artabileceği endişesiyle ticari gerilimin süreceğini düşünüyor. Küresel emtia tüketiminin neredeyse yarısını gerçekleştiren Çin'in yavaşlamasına ilişkin kaygılarda da benzer bir şekilde gerileme göze çarpıyor. Katılımcıların sadece %5'i bunu en büyük endişe olarak görüyor. Yılbaşında bu oran %24 idi. Tedarik zincirindeki aksamalar katılımcıların %16'sı, emtia fiyatları ise %14'üne göre sektör için en önemli risk olarak görülüyor. Bu yıl en iyi performans göstermesi beklenen metal ise %39 ile bakır. Katılımcılar bakırın üstün bir performans göstereceğini tahmin ediyor. Diğer taraftan bakır talebinin Kovid-19 sonrası dönemde güçlenmeye devam etmesi bekleniyor. Research and Markets tarafından yapılan araştırmaya göre, bakır talebindeki artışa bağlı olarak bakır üretimi 2020-2023 döneminde yıllık ortalama %5.4 artış göstererek 24.6 milyon tona çıkacak. Söz konusu dönemde Şili, Peru, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, ABD ve Endonezya'daki madenlerde toplam bakır üretiminin bu yılki 11.2 milyon tondan 13.1 milyon tona çıkması bekleniyor. White & Case'in anketine göre bu yıl altında güçlü performans bekleyenlerin oranı %33. Zor bir yıl geçiren elektrikli otomobil bataryalarında kullanılan metaller için çok iyimser tahminler yapılmıyor. Yüzde 8'lik kesim lityumun 2020'de göze çarpan bir yükseliş sergileyebileceğini düşünürken, hiçbir katılımcı kobaltta yükseliş beklemiyor. 2018'de tonu 100 bin dolara kadar çıkan kobalt daha sonra 30 bin dolara kadar geriledi. Öte yandan madencilik sektöründe artan bir kaynak milliyetçiliği söz konusu. Anket sonuçları, Afrika'nın kaynak milliyetçiliği konusunda ‘en sıcak bölge' olduğuna işaret ediyor. Katılımcıların yarısı, bölgede bu yönde adımlar atılmasını bekliyor. Katılımcıların yaklaşık %50'si, Kovid-19 döneminde kendini gösteren bu akımla birlikte ana milliyetçilik aracı olarak vergilendirmenin kullanılacağını düşünüyor. Ankete göre, mega birleşme ve devralma anlaşmaları hız kesecek ve alım fırsatları genellikle sıkıntıdaki şirketlerin satın alma hedefi haline gelmesiyle ortaya çıkacak. 'Kıymetli metaller', katılımcıların %49 ile en çok hareketlilik beklediği alan. Temel metallerde anlaşma beklentisi bir önceki anketteki %33 seviyesinden %6'ya gerilerken, batarya metallerinde konsolidasyon beklentisi temel metallerden daha fazla. Tüm büyük şirketler, madencilik ve arama faaliyetlerini iyileştirmek için harcamalarını artırıyorlar. White & Case'in araştırması bunun devam edeceğini ve artan maliyet baskılarından kurtulma arayışlarının inovasyon için en büyük itici güç olduğunu gösteriyor. Anket, uzmanların hala blockchain'in sektörde en iyi nasıl uygulanacağı konusunda bölündüğünü, ancak sonuç olarak tedarik zincirleri ve lojistik yönetimindeki kullanımının önceki yıla göre arttığı vurgulanıyor. Pandeminin büyük madencilik şirketleri için büyük bir şok olduğuna dikkat çeken katılımcılar, sektörün yılın ikinci yarısında temel önceliğinin güçlerini geri kazanmak olduğunu, ikinci sırada ise verimliliklerini artırmanın geldiğini söylüyor. Ankete katılanların %14'ü artan ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişimsel) performansının yatırımcının sektöre yönelmesini sağlayacağı görüşünde. Yüzde 80 gibi büyük çoğunluk ESG'nin yatırımcıların karar vermesinde de büyük rol oynayacağını düşünüyor.
Euler Hermes’in “Covid-19 Türkiye Ekonomik Sonuçları” başlıklı raporuna göre; Covid-19’un ikinci dalgasıyla mücadele için alınan görece daha gevşek ve bölgesel karantina önlemleri ekonomik toparlanmanın hızını sınırlayacak. 2020 yılında küresel GSYH’nin %4,7 küçülmesi, 2021 yılında ise %4,8 büyümesi bekleniyor. Nisan 2020’den beri küresel ekonomi %70-%80 kapasiteyle faaliyetlerini sürdürüyor. Salgında yeni dalgaların önüne geçmek için alınan bölgesel karantina önlemleri ve uzatılan sağlık kuralları nedeniyle kapasite kullanımının 2020 yılının son çeyreğine kadar -biraz daha yüksek olsa da- bu seviyelerde kalmaya devam edeceği düşünülüyor. Küresel ekonominin krizden önceki durumuna geri dönmesi ise en erken 2021 yılının sonuna doğru olacaktır. Ancak, ikinci bir dalgaya yönelik risklerin yönetim şekli, şokun büyüklüğünü belirleyecek. Salgında yeni dalgaların ortaya çıkması ve ekonominin motorunun yeniden çalıştırılmasına yönelik risklere en çok maruz kalabilecek ülkeler arasında; Brezilya, Meksika, ABD, Hindistan, Endonezya, İngiltere ve Güney Afrika yer alıyor. Covid-19 krizine yönelik 2020 yılında alınan parasal ve mali canlandırma önlemlerinin büyüklüğü 18 trilyon doları aştı (karşılaştırmak gerekirse, Çin’in GSYH’sinin 1,3 katı). Ancak farklı politikalar farklı toparlanma senaryoları yaratacak. Hizmetler sektörünün uluslararası ticari akışlarındaki bozulma daha uzun süre devam edeceği için küresel ticaretin 2023'ten önce kriz öncesi seviyelere dönmesi beklenmiyor. 2020 yılında küresel ticaretin hacim olarak %15 küçülmesi, 2021 yılında toparlanarak %8 artması ve 2022 yılında da %4,1 ile büyümeye devam etmesi bekleniyor. Nisan ayında yani küresel karantina önlemlerinin zirveye tırmandığı noktada mal ticareti Mart ayına göre %12,1 azaldı. Geçen senenin Nisan ayına göre de düşüş -%16,2 olarak gerçekleşti. 2020 yılının ilk çeyreğinde, salgın, ulaşım ve seyahat hizmetlerini durdurduğu için genel ticaretin aldığı darbenin daha güçlü olduğu düşünülüyor. Bu nedenle, 2020 yılında mal ve hizmet ticaretine yönelik %15’lik daralma tahmini korunmaya devam ediyor ki bu (küresel ticaretin -%11 azaldığı) 2009 yılından çok daha kötü. Petrol ve emtiaya yönelik fiyat şokları, daha güçlü bir dolar ve küresel talepteki yavaşlama da resme eklendiğinde ortaya çıkan negatif fiyat etkileriyle birlikte ticari daralma ABD doları cinsinden nominal olarak -%20’ye ulaşacaktır. Bu da, 4,5 trilyon dolarlık büyük bir ticari kayıp anlamına geliyor. Bu kayıplardan en çok enerji sektörünün payını alması bekliyor (-733 milyar dolarlık ihracat kaybıyla). Onu, metal sektörü (-420 milyar dolar) ve ulaştırma hizmetleriyle otomotiv imalatçıları endüstrisi (her ikisi de -270 milyar dolar) takip edecek. GSYH büyümesinin toparlanması, ekonomilerin yeniden ticarete açılması ve daha yüksek emtia fiyatlarıyla 2021 yılında hem hacim (+%8) hem de değer bakımından (+%12) küresel ticarette yeniden bir artış olacaktır ama bu artış 2020 yılında yaşanan kayıpları telafi etmeye yetmeyecek. Mal ticaretinin yeniden toparlanması 2022 yılını bulabilir (yani GSYH’nin kriz öncesi seviyelerine gelmesini takiben birkaç çeyrek sonra) ama bu seyahat ve ulaştırma sektörleri için çok daha uzun zaman alacaktır (hava ulaşımı sektöründeki yavaş normalleşmeye paralel olarak 2023’ü bulabilir). Orta vadeli varsayımlar arasında, Çin ve ABD arasındaki ticari belirsizliklerin 2021’den itibaren azalması yer alıyor. Ancak, Trump öncesi tarife seviyelerine dönülmesi beklenmiyor. Kısa vadede ticari rejimde de bir değişiklik (lokasyon değişimleri/ üretim merkezlerinin ana vatana kaydırılması) beklenmiyor. Aslında, üretimin tekrar ülke içine taşınma (reshoring) riski olsa da baz senaryosunda politika yapıcıların buna yönelik konuşmalarının lafta kalacağı (bunlara yönelik icraat olmayacağı) varsayılıyor. Kriz sonrasında -sağlık ve gıda sektörleri hariç- tedarik zinciri dinamiklerinde hızlı bir yapısal değişiklik beklenmiyo. Herhangi bir kriz döneminde tedarik zincirlerinin manşetlerde yer alması çok da olağandışı değil. Hatta, son üç resesyon döneminde, medyada tedarik zincirleri ve bu zincirlerde meydana gelen aksaklıklar zirve yaptı. Ayrıca, üretim merkezlerinin yeniden anavatanlarına kaydırılmasına yönelik güçlü tek taraflı bir durum da beklenmiyor. Tedarik zincirlerini kısaltmak onları daha dirençli kılabilir ama bu lojistik ve işçilik bakımından maliyetli olacak ve tüketici fiyatlarını yukarı itecektir. Otomasyon aynı zamanda, üretimin anavatanına geri kaydırılmasının sistematik olarak istihdam yaratacağı anlamına gelmediği anlamına da geliyor. Son olarak, üretim merkezinin ülkesine kaydırılması çeşitlendirmeyi azaltır ve dolayısıyla konsantrasyon riskini artırır.
Tüm bu gelişmeler altında, emtia fiyat analizleri aşağıdaki şekilde ele alınmıştır.
Selamlarım ve Saygılarımla…
Metal-Demir-Çelik:
https://www.borsagundem.com/haber/bakir-fiyatlarinda-daha-hizli-yukselis-bekleniyor/1507008?ara=bak%C4%B1r&bul=bul
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Bakır fiyatları Temmuz ayını %7.15’lik artış ile 6.447 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Bakır Stokları ise aynı ay için %39.94’lik azalış gösterdi. Uzmanlara göre talebin hızlı yükselişi ile eriyen stoklar bakır fiyatlarının son iki aydır tırmanmasına neden oluyor. Üreticilerden gelen üretim artışları haberleri ise fiyatların daha fazla yükselmesini bir nebze frenliyor. Örneğin; Peru'da Haziran ayında bakır üretimi, bir önceki aya göre % 40.8 artarak 180.792 ton oldu. Artışın koronavirüs kapatmalarının sona ermesini yansıttığı bildirildi. Peru'nun 2020'nin ilk yarısında bakır üretimi, geçen yılın aynı döneminde göre %20.4 düştüğü açıklandı. Şili'de Codelco, Ocak-Haziran döneminde üretimin %4.7 arttığını açıkladı. BOFA Global Research 2020 yılı bakır fiyat beklentisini 5.621 USD/ton’dan 6.062 USD/ton’a yükseltirken; 2021 yılı bakır fiyat beklentisini ise 6.250 USD/ton’dan 7.000 USD/ton’a yükseltti. Citibank, bu yıl bakır fiyatlarının ortalama 5.848 dolar/ton, 2021'de 6.650 dolar/ton olmasını öngörüyor. DBS Group analistleri; elektrikli araçlardan (EV) artan talep ve daha yüksek üretim maliyetine dayanarak, bakır fiyatının uzun vadede 7.000 USD/ton seviyelerine doğru yükseleceği tahmin ederken; bakır fiyatları için en önemli riski, Covid-19'un 2. dalgasından kaynaklanan ilave bir talep daralması olarak görüyor. DBS analistlerinin ortalama bakır fiyat tahmini ise 2020 yılı için 5.670 USD/ton ve 2021 yılı için 5.960 USD/ton olarak belirtiliyor. SteelGuru’ya göre bakır fiyatları 2021’de %5.2 ve 2022’de %2.1 oranında artış gösterecek. Capital Economics’in 2020 yılı bakır fiyat tahmini 6.800 USD/ton açıklarken, bu tahminde Covid-19’un 2. dalgasının hesaba katılmadığı vurgulandı. Refinitiv ise bir yandan Covid-19’un 2. dalga olasılığı, diğer yandan ABD-Çin ticaret savaşlarının sertleşeceği olasılığı sebebiyle bakır fiyat tahminini yükseltmeyeceğini duyurdu.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Alüminyum fiyatları Temmuz ayını %5.77’lik artış ile 1.686 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Alüminyum Stokları ise aynı ay için %0.05’lik azalış gösterdi. Alüminyum alaşım fiyatları ise aynı dönem için %8.52’lik artış ile 1.319 USD/ton oldu Uluslararası Alüminyum Enstitüsü (IAI)’ne göre, küresel alüminyum talebinin bu yıl 2019 seviyelerine göre %5.4 oranında daralması ve şimdiye kadar üretim artışı ile birlikte stokların artmasına yol açacak. Covid sonrası sektörün iyimser olduğunu belirten IAI; talebin her yıl %2-4 arasında büyüyerek şu anda 90 milyon tonluk talebin, 2040 yılında 150 milyon tona ulaşacağını ön görünüyor. BOFA Global Research 2020 yılı alüminyum fiyat beklentisini 1.590 USD/ton’dan 1.673 USD/ton’a yükseltti. Citibank, bu yıl alüminyum fiyatlarının ortalama 1.635 dolar/ton, 2021'de 1.900 dolar/ton olmasını öngörüyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Nikel fiyatları Temmuz ayını %9.57’lik artış ile 13.756 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Nikel Stokları ise aynı ay için %0.73’lük artış gösterdi. Outokumpu paslanmaz çelik Ağustos ayı prim fiyatlarını; 430 kalite için 14 EUR/ton azalış, 304 kalite için 11 EUR/ton artış ve 316 kalite için 15 EUR/ton azalış ile açıkladı. Tesla'nın CEO’su Elon Musk tarafından, daha fazla nikel madenciliği çağrısı, nikelin elektrikli otomobiller için pillerdeki geleceğinin parlak olmaya devam ettiğini gösteriyor. Ancak paslanmaz çelik pazarı nikel için kısa vadede ana talep noktası olmaya devam edecek. Wood Mackenzie analistlerine göre; paslanmaz çelik üretimi için saf nikele daha ucuz bir alternatif olarak icat edilen düşük dereceli bir ferronickel olan Nikel Pik Demir (NPI) için Endonezya üreticilerinin salgından etkilenip etkilenmeyeceği nikel fiyatlarını etkileyecek. Zira, Çin paslanmaz çelik üreticilerine NPI buradan sağlanıyor. Elektrik araç bataryaları için Nikel üretiminin önemli olduğunu belirten Mackenzie analistlerine göre, nikel fiyatları yılın ikinci yarısında düşerek 2020 yılını ortalama 12.300 ila 12.500 USD/ton aralığında kapatacak. BOFA Global Research 2020 yılı nikel fiyat beklentisini 13.190 USD/ton’dan 13.236 USD/ton’a yükseltti. Citibank, bu yıl nikel fiyatlarının ortalama 12.860 dolar/ton, 2021'de 13.750 dolar/ton olmasını öngörüyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Çinko fiyatları Temmuz ayını %14.52’lik artış ile 2.299 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Çinko Stokları ise aynı ay için %53.45’lik artış gösterdi. Macquarie Bank analistleri; Peru gibi çinko üreten ülkeler, hükümetlerin pandemic sebebiyle uyguladığı önlemler doğrultusunda oluşan üretim kaybının şimdiye kadar 500.000 tondan fazla olduğunu ve bunun küresel üretimin %4'ünden fazlasını temsil ettiğini belirtiyorlar. CRU Group analistlerine göre çinko fiyatları üçüncü çeyrekte başında ortalama 2.000 USD/ton seviyelerinde olacak ve son çeyreğe kadar %7.5 oranında artış gösterecek. SteelGuru analistleri de çinko için 3.çeyrek ortalama fiyat tahminini 2.200 USD/ton seviyesine yükselttiğini açıkladı. BOFA Global Research 2020 yılı çinko fiyat beklentisini 1.969 USD/ton’dan 2.148 USD/ton’a yükseltti. Citibank, bu yıl çinko fiyatlarının ortalama 2.110 dolar/ton, 2021'de 2.215 dolar/ton olmasını öngörüyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Kurşun fiyatları Temmuz ayını %4.66’lık artış ile 1.843 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Kurşun Stokları ise aynı ay için %76.80’lik artış gösterdi. Aynı dönem için LME Kalay fiyatları ise %5.67’lik artış ile 17.880 dolar/ton olurken, LME Kalay stokları %10.34’lük artış gösterdi. SteelGuru analistlerine göre, araç satışlarındaki artışa parallel olarak yedek akülere olan talebin artması, kurşun kullanımını da artıracak ve fiyatlara artış yönlü baskı yapacak. Kalay talebi yaz döneminde geleneksel olarak zayıf kalmaya devam edecek. BOFA Global Research 2020 yılı kurşun fiyat beklentisini 1.755 USD/ton’dan 1.817 USD/ton’a yükseltti. Citibank, bu yıl kurşun fiyatlarının ortalama 1.805 dolar/ton, 2021'de 1.975 dolar/ton olmasını öngörüyor. Alphamin ise kalay fiyatları için başabaş noktasının 17.000 dolar/ton olduğunu paylaştı.
Demir Cevheri fiyatları, Temmuz ayını %11.1’lik artış ile 110 dolar/ton seviyelerinde kapattı. Analistler, bir dizi fiyat artışından sonra düzelmenin olmasının beklendiğini ancak sınırlı tedarikin muhtemelen fiyatları yüksek turmaya devam edeceğini belirtti. Avustralya hükümeti, demir cevheri spot fiyatlarının belirsiz bir arz-talep görünümü nedeniyle bu yıl sonunda 55 USD/ton FOB seviyelerine düşeceğini tahmin ediyor. Avustralya, en büyük demir cevheri ihracatçısı olup, ülkenin en büyük ihracat geliri payını sağlamaktadır. Hazine, metalürjik ve termal kömür fiyatlarının, küresel talebin zayıf olması ve Çin'in kömür ithalat kısıtlamalarının riski nedeniyle 2020'nin başından bu yana yaklaşık dörtte bir oranında düştüğünü söylerken; metalurjik kömürün 110 USD/ton FOB ve termal kömür fiyatının da 54 USD/ton FOB’e düşmesini bekliyor. Hazine tahminlerine göre; demir cevheri spot fiyatları 2020'de ortalama 79.50 USD/ton, metalurjik spot fiyatları 126 USD/ton ve termal kömür 56 USD/ton seviyesinde olacak. Hazine’nin Temmuz ayı ekonomik ve mali güncelleme raporunda; demir cevheri fiyatlarının Çinli çelik üreticilerinin güçlü talebi ve Brezilya’daki arz kesintileri etkisi ile dirençli kaldığı belirtildi. Emtia stratejistlerinin çoğu ise demir cevheri fiyatlarının 80 USD/ton’un üzerinde kalacağını tahmin ediyor. NAB analistlerine göre; demir cevherinin %70’ini tüketen Çin’deki %5-10 ‘luk düşüşe rağmen fiyatların 55 USD/ton’a gerilemesi uzak bir ihtimal olarak görünüyor. NAB analistlerine göre 6.40 USD/ton’luk nakliye maliyeti ile birlikte fiyatlar 82 USD/ton FOB seviyesine olacak. ING analistleri, mevcut seviyelerin aşağı yönlü olması muhtemel olsa da, demir cevherinin dördüncü çeyrekte ton başına 80 USD/ton FOB seviyesinin üzerine çıkmasını bekliyor. Macquarie analistleri de yılsonu demir cevheri fiyatını 80 USD/ton FOB olarak öngörüyor.
Plastik ve Kauçuk:
Temmuz ayında yurtiçi plastik piyasas genellikle yatay bir seyir izledi. Fiyatlarda ortalama %0.92’lik artış görülürken, en yüksek artış %4.29 ile PPH’da olurken, bunu %2.20 ile PVC ve %1.02 ile HDPE takip etti. PS ve ABS fiyatlarında değişiklik görülmedi. Yurtdışı PA piyasasında ise Temmuz ayında ortalama %1.62’lik artışlar görüldü. BASF tarafından yapılan açıklama; mevcut toparlanma ekonomisi bağlamında hammadde fiyatlarının son aylarda önemli ölçüde arttığı belirtilirken; 1 Ağustos 2020 tarihinden itibaren PA66 için 100 €/ton oranında artışa gidileceği belirtildi.
Chemorbis haberlerine göre; Poliolefin oyuncuları, Temmuz’da üst üste ikinci ay yükseliş eğilimli bir pazara şahit oldu. Öyle ki, iyileşen talep ve artan hammadde maliyetleri fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı kurdu. Asya ve Avrupa gibi diğer önde gelen pazarlardaki zamlar ve azalan tedarik de, işlemlerde bir dizi yeni artışı getirdi. Öte yandan artış miktarları ürüne göre farklılık gösterdi. Ekonomilerin aşamalar halinde açılması bahar aylarının sonundan itibaren polimer tüketimini artırdı. Bu hareketlenme Orta Doğulu tedarikçilerin mallarını farklı rotalara yönlendirmesine sebep oldu. Türkiye, özellikle AYPE ve YYPE boruluk 100 arzında sıkışıklıkla karşı karşıya kaldı. ABD, Kore ve Avrupa’dan mal çıkmaması hemen tüm ürünlerde havayı daha da güçlendirdi. ChemOrbis’in Menşe Bazlı Endeksi’ne göre, Orta Doğu menşeleri pazarın dip yaptığı Mayıs başından bugüne PP rafya için yaklaşık %24, elyaf içinse %21 yükseldi. Aynı dönemde PE fiyatlarındaki kümülatif artış oranları ise %20-22’ye ulaştı. Tüccarlar, “Canlı talep, kısıtlı tedarik ve yüksek maliyetler, Çin’de mevcut olan fiyat seviyelerini destekliyor. Bu durum gelecek ay Türkiye’de PE için ufak miktarlarda da olsa ilave zam girişimleri getirebilir. Özellikle de ham petrol kontratları 40$/varil civarında tutunmaya devam ederse,” dedi. PP için ise satıcılar talebin zayıfladığını doğrularken, oyuncular işlemlerin stabil kalabileceğini düşünüyor. Oyuncuların sadece hammadde zincirini değil, Müslüman ülkelerde yaklaşan bayram tatili ve Avrupa’daki yaz tatillerinin etkilerini de gözlemlemesi gerekecek. Bu arada, Eylül ayı COVID-19’da ikinci dalga ve bunun tüketim ile ekonomilere olası etkileri ışığında şimdilik belirsiz bir görünüm çiziyor. Türkiye’deki alıcılara göre, PP ve PE piyasaları Ağustos’tan sonra yön değiştirebilir. Özellikle de talep canlanmaz ve Çin’in ithal piyasalarında yükseliş bir noktadan sonra durursa. Oyuncular, “Sonbaharı konuşmak için henüz erken, ancak Eylül poliolefinler için kritik bir ay olabilir. Yükseliş eğilimi Ağustos ayında hız kesebilir ve tedarik rahatlarsa fiyatlar gevşeme eğilimine geçebilir,” şeklinde konuştu. Avrupalı PP satıcıları, propilen kontratındaki artışla örtüşen ilk zamlarından çoğunlukla geri adım attı. Aşağı yönlü revizyonların ardındaki başlıca sebebin durağan talep olduğu görülüyor. Öyle ki, alıcılar monomerdeki artışın tamamını ödemeye yanaşmadı. Türe ve fiyat açılış seviyesine göre değişmekle beraber, Temmuz PP işlemleri 40-70€/ton arasında artışlarla gerçekleşti. Asya’da, Temmuz ayının başında son ayların en yükseğine ulaşan ithal ABS piyasaları, akabinde Çin’in yurtiçi fiyatlarında görülen yumuşamayı takip etti. Talepten gelen desteğin azalması, fiyatların izlediği yön üzerinde daha belirleyici bir rol oynasa da, azalan arz ve yüksek maliyetler Ağustos yaklaşırken indirimlerin miktarını sınırladı. Maliyet kanadında ise, ChemOrbis Fiyat Sihirbazı’ndan elde edilen veriler, spot stiren fiyatlarının hem CFR Çin hem de FOB Güney Kore bazında yaklaşık dört ayın en yükseğinde yer aldığını gösterdi. Spot bütadien fiyatları, bir ay içerisinde yaklaşık %23 artarak (85$/ton) ABS piyasalarını destekleyen bir diğer etken oldu. Spot etilen fiyatlarının, Temmuz ayının başında görülen bir düzeltmenin ardından CFR Çin 800$/tonda stabilize olduğunu belirten bazı oyuncular, “Stiren ve bütadien piyasaları, ABS tedarikçilerine desteğini sürdürdü ve yavaşlayan faaliyetlere rağmen düşüşleri sınırladı,” yorumunda bulundu. ChemOrbis Fiyat Endeksi’ne göre, Avrupa’da spot PET fiyatları Haziran ayında başlayan artış eğiliminden beri yaklaşık %5 arttı. Söz konusu artış miktarı, fiyatları toplam %10’dan fazla yükselen diğer polimerlere kıyasla oldukça sınırlı kaldı. Bu durum, PET piyasasının arz-talep dinamiklerinden ziyade maliyetlere bağlı olarak artmasına bağlanabilir.
Kağıt ve Kereste:
Yurtiçi kağıt fiyatlarında Temmuz ayında ortalama %0.74’lük azalış görülürken, yurtiçi üreticilerin satış fiyat listelerini testliner için azalış, Fluting için artış yönünde revize etmedikleri görüldü. Hurda kağıt fiyatlarında Ağustos başında görülen ortalama %36.83’lük artışın kısa vadede kağıt fiyatlarına yukarı yönlü baskı yapacağı belirtiliyor. Yurtiçi kağıt endeksi ise Temmuz ayında bir önceki yılın Aralık ayına göre %14.21 ve bir önceki yılın aynı ayına göre %2.55 artış yönünde gerçekleşti. Global piyasalara baktığımızda; NIKKEI ve TOPIX Kağıt Hamuru & Kağıt endekslerinde Temmuz ayında ortalama %7.40 oranında azalış görüldü. Bu şekilde ortalama endeks bir önceki yılın Aralık ayına göre %19.41 azalış olarak gerçekleşti. Avrupa’da yaz tatili ile birlikte gerileyen talebin etkisi ile tüm oluklu Mukavva fiyatlarında azalışlar görülürken; ABD’de mevsimsel düşük talep ve yüksek stoklar nedeniyle kraft kağıt fiyatlarında gerileme yaşanıyor.
Yurtiçinde kredi faiz avantajı ile artan ev satışları, inşaatlık keresteye olan talebi arttırırken fiyatlarında yükselmesine neden oldu. Emlak365’in araştırmasına göre Temmuz ayında 5x10 ve 10x10 inşaatlık kereste fiyatı 990 TL/m3 olurken; 91x91 inşaatlık kereste fiyatı 820 TL/m3 seviyelerinde işlem gördü. Global kereste fiyatları ise Temmuz ayında %34.45’lik artış gösterdi.
Enerji ve Petrol:
Elektrik fiyatlarında 3.çeyrek fiyatları devam ederken; doğalgaz fiyatlarında Ağustos ayı için BOTAŞ tarafından fiyat değişikliğine gidilmedi. Ancak, tüketimi özendirecek önemli bir adım atıldı. Sanayici ve elektrik üreten santrallar, ağustos ayında BOTAŞ'tan sözleşmelerinin üstünde doğal gaz talep etti ya da çekti. Bu durumda, her bin metreküp gaz için bin 400 TL yerine bin 260 TL ödeyecek. Söz konusu tutar, yalnızca sözleşmeyi aşan miktar için geçerli olacak. Yurtiçi pompa fiyatları Temmuz ayında motorin için %3.48’lik artış gösterirken, Kurşunsuz Benzin fiyatları %3.58 oranında arttı. Bu tabloya göre, motorin ve kurşunsuz benzin fiyatları 2020 yılında ortalama %7.28 oranında azalış gösterdi. AA haberine göre; ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA), bu yıla ilişkin petrol fiyatı tahminini revize etti. ABD Enerji Enformasyon İdaresi'nin (EIA) "Temmuz 2020 Kısa Dönem Enerji Görünümü Raporu"na göre, bu yıl Brent türü ham petrolün ortalama varil fiyatının 40,5 dolar olacağı öngörülüyor. Haziran 2020 raporunda bu rakam 38 dolar olarak tahmin edilmişti. Bu yılın ilk çeyreğinde ortalama 50 dolar ve ikinci çeyrekte 29 olarak gerçekleşen Brent türü ham petrolün varil fiyatının, üçüncü çeyrekte 40 dolar, son çeyrekte 43 dolar ve yılın tamamında 40,5 dolar olması beklenirken, bu rakamın gelecek yıl 49,7 dolara yükseleceği öngörülüyor. Söz konusu revizyonda, bu yılın ikinci yarısında ve gelecek yıl küresel petrol stoklarındaki azalış beklentisi etkili oldu. Gelecek yıl dünya genelinde petrol stoklarındaki düşüşün hızlanacağı öngörüsünün fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturması bekleniyor. EIA, ABD'nin bu yıla ilişkin günlük ham petrol üretim beklentisinde ise değişiklik yapmadı. Buna göre, ülkenin günlük ortalama ham petrol üretiminin bu yıl 11,6 milyon varil seviyesinde gerçekleşmesi, gelecek yıl ise 11 milyon varil seviyesine düşmesi bekleniyor. ABD, Kasım 2018'de Suudi Arabistan ve Rusya'yı geride bırakarak dünyanın en büyük ham petrol üreticisi olmuştu. ABD'nin ham petrol üretimi, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) neden olduğu ekonomik daralma ve düşük petrol talebi sebebiyle Mayıs ayında rekor miktarda azalarak son 40 yılın en büyük aylık düşüşünü gerçekleştirdi. ABD Enerji Enformasyon İdaresi'nden (EIA) yapılan açıklamada, ülkenin ham petrol üretiminin mayısta bir önceki aya göre günlük ortalama 1,99 milyon varil azaldığı belirtilirken, bunun Ocak 1980'den bu yana ham petrol üretiminde görülen en büyük aylık düşüş olduğu kaydedildi. Ayrıca, ABD'nin Mayıs ayındaki ham petrol üretiminin bir önceki aya göre %16.6 azaldığı vurgulanan açıklamada, ülkenin ham petrol üretiminin 6 ay üst üste düşüş gösterdiği aktarıldı. Yeni tip koronavirüsün olumsuz etkileriyle ülkede petrol talebinin hızla zayıfladığına dikkat çekilen açıklamada, "Kovid-19'a bağlı düşük ekonomik faaliyetler enerji arzı ve talebinde değişikliklere neden oluyor." ifadelerine yer verildi. ABD'de ham petrol üretiminin en fazla ülkenin enerji merkezi olarak kabul edilen Teksas eyaletinde azaldığına işaret edilirken, bu eyalette petrol üretiminin Mayısta bir önceki aya göre günlük 764 bin (%14.8) gerilediği bildirildi. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), yayınladığı aylık raporda, küresel ekonominin Corona virüsü pandemisinin yol açtığı krizden sonra toparlanmasıyla birlikte 2021 yılında küresel petrol talebinin rekor düzeyde yükselerek günde 7 milyon varil seviyesine çıkacağını öngörüyor. Ancak örgüt, bu talebin 2019'daki seviyenin altında seyredeceğini kaydediyor. OPEC'in önümüzdeki yıl için petrol piyasalarını değerlendirdiği bu ilk raporunda 2021 yılına ilişkin öngörüler, ABD-Çin arasında ticaret alanında yaşanan gerginlik, yüksek borç seviyeleri ve ikinci Corona salgını dalgası gibi olumsuzlukların gerçekleşmeyeceğini varsayıyor. Bank of America, global petrol talebinin koronavirüs salgını öncesine, 2019 seviyesine, 2021 yılında dönmesinin beklendiğini, ancak gelişmiş ekonomilerin talebsinin 2021'de de 2019'un 2 milyon varil/gün altında kalacağını söyledi. 2020 yılının ikinci yarısında gelişmekte olan piyasaların petrol talebinin geçen yılın aynı dönemine göre 3,3 milyon varil/gün azalacağını tahmin eden BofA, 2020'nin tamamında ise gelişmekte olan piyasaların talebinin 5,6 milyon varil/gün azalacağını öngördü. BofA, 2021'de gelişmekte olan piyasaların petrol talebin demografinin ve artan gelirlerin etkisi ile 5,2 milyon varil/gün artmasını bekliyor. Russ haber ajansı TASS'ın verdiği bilgiye göre Fitch, petrol fiyatının bu yıl 45 dolar/varil , 2021'de 55 dolar/varil ve 2022’de 53 dolar/varil seviyesinde olmasını bekliyor. Fitch'in araştırma notunda, "OPEC+'nın büyük ölçekli üretim fazlasından veya açıklarından kaçınmak için Nisan 2020'de varılan ve petrol fiyatlarını destekleyen anlaşmayı periyodik olarak ayarlamaya devam etmesini bekliyoruz" ifadelerine yer verildi.
Döviz Kurları:
TCMB 31 Temmuz 2020 kapanış verilerine göre, USD döviz satış kuru bazında %1.37’lik artış ile 6.9497 TL; EUR döviz satış kuru bazında %6.21’lik artış ile 8.1628 TL oldu. EUR/USD paritesi ise Temmuz ayını %4.77’lik artış ile 1.1746 değerinde kapatmış oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Temmuz tarihli Beklenti Anketine göre 2020 yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 6.99 TL iken, bu anket döneminde 7.02 TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 7.22 TL iken, bu anket döneminde 7.26 TL olarak gerçekleşmiştir. Global tahminlere baktığımızda; Commerzbank Temmuz ayı raporunda EUR/USD paritesini 2020’Q3, Q4, 2021’Q1, Q2 ve Q3 için sırasıyla 1.12, 1.14, 1.16, 1.17 ve 1.18 olarak korumaya devam etti. EUR/USD paritesinin orta vadede yükseleceğini öngören ekonomistlere göre; İngiltere ile AB arasındaki gelecekteki ticari ilişkiler net olmadığı sürece Pound değişken olmaya devam edecek. Çin'deki ekonomik yumuşama ve ABD ile ticaret çatışması nedeniyle CNY'nin değer kaybetmesi için baskı altında kalacak. İsviçre yatırım bankası UBS, 2020 yıl sonu dolar kurunu 7.10 seviyesinde revize ederken, 2021 yılı için dolar tahminini 7.70 olarak açıkladı.
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri:
TUİK verilerine göre, 2020 yılı Temmuz ayı sonu itibariyle TÜFE ve Yİ-ÜFE ortalaması bir önceki aya göre %0.80; bir önceki yılın Aralık ayına göre %7.18 ve bir önceki yılın aynı ayına göre %10.05 artış olarak gerçekleşti. TÜİK verilerine göre; Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), 2020 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %1,02, bir önceki yılın Aralık ayına göre %7,98, bir önceki yılın aynı ayına göre %8,33 ve on iki aylık ortalamalara göre %6,81 artış gösterdi. Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında %8,94, imalatta %7,95, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %12,69, su temininde %12,06 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında %8,47, dayanıklı tüketim malında %14,54, dayanıksız tüketim malında %8,38, enerjide %0,65, sermaye malında %13,50 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında %4,11, imalatta %0,99 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %0,44 azalış ve su temininde %3,74 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara malında %0,94, dayanıklı tüketim malında %2,15, enerjide %3,62, sermaye malında %1,22 artış; dayanıksız tüketim malında %0,21 azalış olarak gerçekleşti. Yıllık en fazla azalış; %28,90 ile ham petrol ve doğal gaz, %19,89 ile kok ve rafine petrol ürünleri olarak gerçekleşti. Buna karşılık metal cevherleri %29,10, diğer mamul eşyalar %23,54, tütün ürünleri %23,11, ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu. Aylık en fazla azalış; %2,19 ile tütün ürünleri, %0,46 ile kağıt ve kağıt ürünleri, %0,44 ile elektrik-gaz üretim ve dağıtımı alt sektörlerinde gerçekleşti. Buna karşılık ham petrol ve doğalgaz %39,72, kok ve rafine petrol ürünleri %11,71, metal cevherleri %5,25 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.