Av. Selin Mirkelam Falay
Limited Şirketlerde Ortaklar Arasındaki Sözleşmenin Hukuki Akibeti
Limited şirketlerde diğer şirket türlerinde olduğu gibi ortaklar bir araya gelerek sorumluluğun şirkette olduğu bir tüzel kişilik oluşturmayı amaçlar. Kuruluş aşamasında şirket esas sözleşmesi hükümlerinin kimi zaman sürenin kısıtlı olmasından kimi zaman ise esas sözleşmenin tip sözleşme olarak düzenlenmesi ve ihtiyaca cevap veren özel hükümlere yer vermemesi nedeniyle gerçek iradeleri yansıtmayacak şekilde sicilde tescil edilmesi gündeme gelir.
Bazen de ortaklar kendi aralarında bir sözleşme akdetmişler (özellikle ortakların nitelikleri, hangi şartlar altında ortaklıktan çıkarılacakları vb..); ancak esas sözleşmede buna hiç atıf yapmamış veya başkaca bir şekilde sözleşmenin varlığını ortaya koymamış olabilir. İşte bu durumda ortaklar arasında yapılan sözleşmeye mi yoksa ticaret siciline tescil edilmiş ve kamuya açık hale gelmiş esas sözleşmeye mi öncelik verilmesi gerektiği sorusu gündeme gelir. Gerçekten de hem esas sözleşme hem de ortaklar arasında akdedilen sözleşme taraf iradelerini kanunen yansıtmaktadır. Bu durumda ortaklar arasındaki sözleşme esas sözleşmede mevcut olmayan bir konuyu düzenleme fonksiyonu da içerebilir.
Önemle belirtmek isteriz ki ortaklar arasında akdedilen ancak ticaret sicil kayıtlarına yansımamış olan sözleşmenin hükümlerinin de borçlar hukuku anlamında ayakta tutulması ve hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Uygulamada genellikle ayrıntılı şekilde düzenlenen ortaklar sözleşmesinin ticaret siciline tescil edilmemesinin nedenlerinden biri ticaret sicillerinin tip sözleşmeleri kabul etme yönündeki eğilimidir.
Her ne kadar ortaklar arasında yapılan sözleşmelerin borçlar hukuku anlamında geçerli olduğunu belirtsek de bu durumun ticaret siciline yansımaması hukuki ihtilaf halinde ticaret hukuku hükümlerinin uygulanmasını zorlaştıracaktır.
Bu durumda çözüm limited şirketin somut ihtiyaçlarına göre bir esas sözleşme tanzimi ve ticaret sicilinin tip nitelikte olmayan bir esas sözleşmeyi kabul etme konusunda çekince koyması halinde Türk Ticaret Kanunu m.34 uyarınca tescile ilişkin karar veren sicilin bulunduğu yerin asliye ticaret mahkemesine yasal süre içerisinde talepte bulunmak olacaktır.