Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu
Geleceği Yapay Zeka Şekillendirecek
İnsan ile yapay zeka arasındaki en önemli fark insanın duygusal olması ve yapay zeka teknolojilerinin geldiği noktada yapay zekanın duyguları çözümlemekte henüz insan kadar başarılı olamadığıdır. Ancak, bu konuya yönelik bir çok araştırma ve bilimsel çalışmalar akıllı yapay zeka sistemlerinin çok yakın bir zamanda bu farkı kapatacağı ve tıpkı insan gibi duyguları anlamaya, yorumlamaya ve işlemeye başlayabileceği yönündedir.
Derin öğrenme destekli yüz ve ses analizleri ile artık bu eksiklik de geride bırakılıyor. Amazon, Google, Facebook, ve Apple gibi şirketler kullanıcı duygularının analizi için bu tür teknoloji üreten, yazılımını yapan şirketlere dehşet paralar yatırıyorlar. Bu konuda, Affectiva, Beyond Verbal ve Sensory Software gibi yazılım şirketleri ön plana çıkıyor. Bu alanlara harcanan paraların şimdiden 50 milyar dolarlara çıktığı ifade ediliyor. Böylece, bu tür yapay zeka yatırımlarını artıran şirketler veya markalar müşterilerine daha kişisel ürün ve ya hizmet sunmasına ve marka ile müşteri arasında daha derin ilişki ve duygusal bağ oluşmasına neden oluyor.
Duygusal içerikli bazı verilere kullanıcı yani nihai müşteri deneyimlerini daha ileri bir noktaya taşımak amacıyla yapay zeka aplikasyonları vasıtasıyla ulaşılmaya çalıştığını gözlemliyoruz. Kullanıcı ile müşteri arasında duygusal bağ oluşturmaya yönelik kullanılan bu sistemler bireysel kullanıcının/ kişilerin kişisel tercihlerini yönlendirmeyi hedeflemektedir.
Bu bağlamda, uygulamada ön plana çıkan yapay zeka sistemleri:
- Müşterinin/bireysel kullanıcının vereceği tepkiyi belirlemek için duygusal analiz yapanlar,
- Müşteri ya da kişisel kullanıcının duygularını anlamak, duyguları ve reaksiyonları üzerinden yeni şeyler öğrenmeye yönelik analiz yapanlar,
- Müşteri ve ya kullanıcının duygularının insanlar arasındaki etkileşimlerini analiz yapanlar.
Tüm bu analizler tespit edilen duygu ve tepkilere göre müşteriye veya kullanıcıya yenilikçi ürün, içerik ve hizmet sunabilmek için yapılıyor. Bu anlamda yapay zeka’nın insan duygularını analiz hatta taklit edebilme özelliği kazandığını görüyoruz. Burada ki kritik konu şirketlerin veya markaların güçlü yapay zeka uygulamaları ile insanların izni olmadan mahremiyetlerine girebildikleri, kullanıcının izni olmadan bir çok veriye sahip olabilecekleridir. Dolayısıyla, kişisel ve duygusal verilerin toplanması, analizi ve sonrasında müşteri mahremiyetin korunması için sistem üzerinde tüm risklerin şirket tarafından üstlenilmesi gerekmektedir. Bu konu yapay zeka aplikasyonlarının marka ile kişisel kullanıcı arasında duygusal bağ oluşturmasının ötesinde aynı zamanda güven ilişkisinin tesis edilmesi boyutuyla da son derece önem arz etmektedir.