M. Göker Sarp
ERP Projelerinde Özelleştirme Tercihleri: Stratejik Bir Kısıt mı, Fırsatların Kaçırılması mı?
ERP projeleri, kurumların yalnızca yeni bir yazılım platformuna geçişini değil, aynı zamanda iş yapma biçimlerinin yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu dönüşüm sürecinde sponsorların vizyonu, proje yöneticilerinin dengeleyici rolü, süreç sahiplerinin alışkanlıkları ve ERP sisteminin sunduğu best practice (en iyi uygulama) süreçleri arasında sürekli bir gerilim alanı oluşur. Bu yazıda, ERP projelerinde özelleştirme eğilimlerinin arkasındaki nedenleri, projeye etkilerini ve sürecin daha verimli yönetilebilmesi için kavramsal tasarım ve analiz yaklaşımlarını ele alacağım.
Sponsorların Tercihi: Best Practice ile Yola Çıkmak
ERP projelerinde sponsorlar, çoğu zaman sistemin sunduğu best practice süreçleri benimseyerek projeye başlamak ister. Bunun temel sebepleri şunlardır:
Maliyet ve Zaman Yönetimi: Özelleştirmelerin azaltılmasıyla birlikte proje bütçesinin kontrol altında tutulması ve uygulama süresinin kısaltılması mümkün hale gelir. Best practice süreçler, uzun yıllar boyunca farklı sektörlerde denenmiş ve olgunlaşmış iş yapış modelleri sunduğundan, bu tercih kurumsal riskleri de azaltabilir.
Hızlı Katma Değer Sağlama: ERP sisteminin sunduğu hazır süreçlerle yola çıkıldığında, canlı kullanıma geçiş daha kısa sürede gerçekleşebilir. Bu da işletmenin dijital dönüşüm yolculuğunda erken kazanımlar elde etmesini sağlar.
Kurumsallaşma ve Kontrol Arayışı: Bazı sponsorlar ERP sistemlerinde yer alan bu kalıpların bilinçli olarak bu şekilde tasarlandığını düşünür: “Bu yazılım bu şekilde yazıldıysa bir bildikleri vardır.” Bu yaklaşım, yazılımın dayattığı standartlar sayesinde inisyatiflerin bireysel tercihlere göre değil, sistematik süreçlere göre işlemesini sağlar. Bu da organizasyonun daha kontrollü, denetlenebilir ve kurumsal bir yapıya geçişini kolaylaştırır. ERP’nin sunduğu yapı, aynı zamanda süreçlerin kişilerden bağımsız olarak sürdürülebilmesini mümkün kılar. Böylece proje çıktılarının proje ekibinin bireysel kararlarına bağlı olarak değişmemesi sağlanır.
Ancak burada önemli bir denge gözetilmelidir:
Best practice süreçler her ne kadar bir rehberlik sunsa da, her kurumun operasyonel gerçekleri ve kültürel yapısı farklıdır. Bu nedenle, “standart olan en iyisidir” yaklaşımıyla özelleştirme taleplerini kategorik olarak reddetmek yerine, bu taleplerin işletmeye etkisi, süreçlerin uyumu ve ERP platformunun esnekliğiyle birlikte çok boyutlu değerlendirilmesi gerekir.
Belirsizlikle Başlayan Kapsam: Yol Üzerinde Şekillenen Talepler
Pek çok ERP projesi, "minimum özelleştirme" hedefiyle başlasa da analiz ve uygulama aşamalarında süreç sahiplerinden gelen talepler artar. Bu taleplerin temelinde genellikle üç neden yatar:
Kullanıcıların mevcut alışkanlıklarını sürdürme isteği
Sistemi kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirme arzusu
İş süreçlerinin özel durumlarına uyarlanma beklentisi
Bu noktada proje yöneticisi, gelen talepleri dinleyip değerlendiren, önceliklendiren ve gerektiğinde ikinci faza erteleyen bir karar mekanizması gibi çalışmak zorundadır. Ancak bu ertelemeli yaklaşımın, daha sonra yönetilmesi zorlaşan bir geliştirme listesi oluşturma riski vardır.
Kavramsal Tasarım ve Fit-to-Standard Oturumları: Karar mı, Eğitim mi?
ERP projelerinde fit-to-standard veya kavramsal tasarım oturumları yalnızca ihtiyaç analizinin yapıldığı teknik oturumlar değildir. Aynı zamanda ERP sisteminin sunduğu best practice süreçlerin anlaşılmasını sağlayan, kullanıcıların sistemin işleyişine bütünsel bakabilmesini mümkün kılan eğitimsel bir nitelik de taşırlar.
Bu oturumlarda sadece “ne geliştirilmeli?” sorusu değil, aynı zamanda şu sorular da gündeme gelmelidir:
ERP’nin sunduğu standart süreç, mevcut iş yapış biçimimizin neresine denk geliyor?
Bu süreci özelleştirmeden kullanmak işimizi nasıl etkiler?
Best practice ile yola çıkarsak ne kazanırız, özelleştirme ile ilerlersek ne kaybederiz?
Bu sorulara yanıt verilmeden alınan özelleştirme kararları, proje sonrasında pişmanlık yaratabilir. Çünkü ekranlar ve süreç akışları net olarak deneyimlenmeden yapılan tercihler, sistem testleri sırasında beklenmedik uyum sorunları doğurabilir.
Geliştirme Kararlarının Zamanlaması: Geç Kalmanın Bedeli
Kavramsal tasarım ya da analiz aşaması tamamlandığında ortaya çıkan geliştirme listesi genellikle şişkin ve önceliklendirmesi zor olur. Bunun sebebi, başta net olarak alınmayan kararların birikmesi ve kullanıcıların best practice süreçlere yeterince maruz kalmadan taleplerde bulunmasıdır.
Dahası, ekranlar ve işlem adımları henüz görülmeden alınan özelleştirme kararları, test ve devre alma aşamasında büyük zaman kayıplarına yol açabilir. Hatta bu kararlar, canlı kullanım öncesi yeniden gözden geçirilmek zorunda kalınabilir.
Stratejik Yaklaşım Önerileri: Denge Kurmak Mümkün
Projenin başarısı, kullanıcı memnuniyeti ile sistemin standarda sadık kalması arasında kurulacak dengede gizlidir. Bu dengeyi sağlayabilmek için şu stratejik yaklaşımlar önerilebilir:
Analiz Öncesi Best Practice Eğitimi: Süreç sahiplerinin, ERP sisteminde kendilerine önerilen iş akışlarını analizden önce deneyimlemeleri sağlanmalıdır. Bu eğitimler, sadece buton eğitimi değil, süreçler arası ilişkiyi gösteren senaryo temelli eğitimler olmalıdır.
Özelleştirme Karar Matrisi Oluşturulmalı: Her özelleştirme talebi, maliyet, süreçte yaratacağı değer, standarda uzaklaşma seviyesi ve bakım zorluğu gibi kriterlerle değerlendirilmelidir.
Prototipleme Kullanılmalı: Kritik süreçlerde ERP sisteminde sunulan akışlar, örnek verilerle test ortamında canlandırılmalı ve kullanıcının karar verme süreci desteklenmelidir.
Net Bir İkinci Faz Planı Yapılmalı: Kararsız kalınan ya da önceliği düşük olan talepler için net bir ikinci faz planı hazırlanmalı; bu fazın kapsamı ve zamanı proje başında tanımlanmalıdır.
Sonuç
ERP projelerinin başarısı, özelleştirme taleplerinin sayısıyla değil, bu taleplerin hangi bilgiye, farkındalığa ve kurumsal hedefe dayanarak değerlendirildiğiyle ölçülür. ERP sistemlerinin sunduğu best practice süreçler sadece hazır çözümler olarak değerlendirilmemelidir; bu çözümlerin değerlendirilmesi safhası aynı zamanda işletmeler için mevcut iş yapış şekillerini sorgulama ve yeniden tasarlama fırsatı sunar.
Ancak her işletmenin ihtiyaçları, kurumsal kültürü ve rekabet koşulları farklıdır. Bu nedenle başarılı bir ERP uygulaması, best practice süreçlerin rehberliğinde ilerlerken mutlaka kurumun kendine özgü dinamiklerine göre değerlendirilmelidir.
Dolayısıyla, ERP projelerinde sorulması gereken asıl soru şudur:
“Bu özelleştirme gerçekten işimize değer katacak mı?”
Bu yaklaşım benimsendiğinde, ERP sadece bir yazılım projesi olmaktan çıkar, kurumun dijital dönüşüm yolculuğuna gerçek katkı sağlayan bir araç haline gelir.