H. Yücel Koç
Zihnin Dili
“Zihnimizin dili, öykü dilidir.” Bu olağanüstü söz, kendisi de olağanüstü bir insan olan Robert McKee’ye ait. 1941 doğumlu Robert McKee’nin 100 binin üstünde öğrenciye öykü semineri verdiği tahmin ediliyor. Lütfen “zihnin dili, öykü dilidir” cümlesini bir kez daha okuyun ve düşünün. Bu cümle içerisinde büyük sırlar barındıran bir cümle.
Hangimizin bir hikayesi yok ki? İnsan varsa hikayesi de vardır. Çocukluğunuzda en çok sevdiğiniz insanları hatırlayın. Eminim ki birçoğu güzel hikayeleri olan, sizi anlattıkları hikayelerle büyüleyen, eğlendiren, hüzünlendiren, düşündüren insanlardı. Çarşıda pazarda bile hikayesi olan insanları tercih ettiniz. Bayramlarda güzel hikayeler anlatan büyükleri ziyaret etmeyi daha çok istediniz.
Hikayecilik insanlığın en eski iletişim araçlarının başında geliyor. Bugün geçmişe dair bildiklerimizin büyük çoğunluğunu hikaye anlatımcılığı sayesinde biliyoruz. Hikaye anlatımcılığı içerdiği evrensel kurallarla toplumları da birleştiren harika bir iletişim aracı. Bununla birlikte eğitimdeki yeri tartışma götürmez. İkna kabiliyetinizi de kesinlikle önemli oranda artırır. İnsanlar üzerinde bıraktığınız etkinin daha kalıcı ve olumlu olmasını da sağlar.
Geçmişte hatırladığınız insanları düşündüğünüzde, gerçekçi hikayelerin sahiplerinin hepsinin bazı ortak noktalarını fark edeceksiniz. O insanların en önemli ortak noktalarının, hayatın hemen hemen her alanında başarıyı yakaladıklarını, mutlu olduklarını ve mutlu ettiklerini göreceksiniz. Çünkü o insanlar anlattıklarıyla kendilerini daha iyi ifade etmenin yanı sıra, karşılarındaki insanları da daha iyi anlayabildiler, olayları farklı pencerelerden görebildiler. Bu sayede de hayata dair tecrübelerini olgunlaştırdılar. Bizler de onları bu nedenlerle daha çok sevdik.
Hayatın her alanını hikayeleştirebilen insanlar giriştikleri her işi kolaylıkla zenginleştirmeyi başarabiliyorlar. Çevrelerinde daha fazla destekleyici insan oluşturabiliyorlar. Sinerji yaratabiliyorlar. Yaptıkları her iş de daha fazla keyif içeriyor. Bu aşkta da böyle, işte de, sosyal çevre ilişkilerinde de, devlet yönetiminde de.
İş hayatında pazarlamadan üretime, satıştan projeciliğe, tasarımdan hizmete, eğitimden idareciliğe her alanda hikaye anlatıcılığı başarıyı, verimliliği, mutluluğu getiriyor. Ekip olabilmeye katkı sağlıyor. Hikayeleştirdiğiniz her iş gerçeklik ve samimiyet içeriyorsa size ve muhataplarınıza özgüven, saygınlık sağlıyor, işe inancınızı pekiştiriyor. Yine Robert McKee’nin değişiyle “kişi kendi düşüncelerini öykülerle sunmak isterse dinleyici buna direnmez, aksine anlatanı kucaklar.” İşinize dair öyküleriniz varsa zihinleriniz ekibinizle, paydaşlarınızla aynı dili konuşur. “Öykünün evrensel dilini.”
Öykülerin gücüne inanın yeter. Öyküler her işte sizi mutlu edecek en iyi yardımcılarınız olmaya hazır. Siz yeter ki isteyin. Üstelik hiçbir ilave maliyete katlanmadan. Yeter ki siz öyküleri başlatın, göreceksiniz birlikte yol aldığınız insanlar o öyküleri geliştirecek, daha güzel hale getirecek. Unutmayın ki her gün onlarca öyküyü yaşıyor ve yaşatıyoruz. Yapmamız gereken farkındalığını yaşayabilmek. Bu farkındalığı yaşadığınızda öyküleştirmeyi başarmak sonu olmayan bir mutluluk.
Siz nasıl çocukluğunuzun hikayeler anlatan güzel insanlarını unutamıyorsanız, hikayelerinizi dinleyen, hikayelerinize ortak olan insanlar da sizleri unutamayacak.
Öykülerle kalın, mutlu kalın.