H. Yücel Koç
Zenginlik
On yaşındaki bir çocuğun gözünde çok ama çok yaşlı bir insanım. On dört yaşında yatılı okul öğrencisiydim. Okulu ziyarete eski mezunlar geldi. Hepsi otuz yaşın üstündeydi. Bana ne kadar yaşlı gözükmüşlerdi. O yaşlar hiç gelmeyecek kadar uzaktı bana. Şimdi elli yaşımı geçtim. Geçtiğimiz bayram aradığım seksenli yaşlarda bir büyüğüm ne kadar genç olduğumdan dem vurdu. Kendisi benim gözümde ülkemiz sanayinin önemli taşlarından ve ilkleri başaran, güzel insanlarından birisi. Kendisini az aradığımı düşündüğü için okkalı bir kalaylama girişinin ardından, benim yaşımda ne kadar enerjik olduğunu, kendisini nasıl güçlü gördüğünü anlattı. Sonra da daha tecrübe edecek ne çok şeyim olduğunu söyledi. O kadar doğru ve güzel ki anlattıkları. Dolu dolu bir hayatın yaşanmışlıklarını muhteşem bir imbikten damıtarak sunuyor sevdiklerine. Az aradığım konusunda ise o kadar haklı ki. Onun olduğu yaşları görebilir miyim ve onun edindiği muhteşem tecrübeleri edinebilir miyim bilmiyorum. Hayat denen zaman dilimi, öğrenilmesi gerekenler ve tecrübe edilmesi gerekenler için oldukça kısa.
Profesyonel hayatta iş yaptığım ekipler içinde her zaman başkalarınca farklı olduğu düşünülen, aykırı insanlarla çalışmayı istedim. Farklılıkların hayatımızı renklendirdiğine, yaratıcılığı desteklediğine inandım. Böyle düşünmeye de devam ediyorum. Geriye dönüp baktığımda anılar beni gülümsetiyor. Çılgınca davrandığım dönemler olmuş. İyi ki olmuş. Bu anıların büyük çoğunluğu güzel anılar. Ama hatalarım, eksiklerim de olmuş. Elbette sıradan olmayan, fark yaratan, çılgınca yaklaşımlar daha fazla risk taşır. Dikkatli, tutarlı ve donanımlı olmazsanız kazalardan da kurtulamazsınız.
Yine bayramda çok eskiden benim ekibimde çalışmış bir arkadaşım aradı. Çılgınlık dönemimin radikal insanlarından birisiydi. Çevremdeki herkes bu arkadaşımla çalışmamam gerektiğini düşünüyordu. Ben o zaman da doğru yaptığımı düşünüyordum, şu an da. Kendisinde bıraktığım izleri abartarak anlattı. Abarttığını düşünsem de mutlu olduğumu itiraf edeyim. Beni yarı zamanlı yaşadığı ve iş yaptığı Avrupa ülkesine davet etti. Ne kadar zengin olduğunu anlattı. Girdiği iş kollarındaki yeni gelişmeleri anlattı. Geçtiği süreç o kadar hızlı ki, baş döndürücü. O da neler yaşadığına inanamıyor. Bir tabir var ya; “Allah yürü ya kulum” dedi diye. Bu arkadaşıma “uç ya kulum” dedi. O da uçmaya devam ediyor. Umarım kazasız, belasız yol alır. Ben kendi adıma, birlikte çalıştığım insanların başarısından hep mutluluk duydum. Başarılarında katkım olduğunu düşünmek bana iyi geliyor. Hep, bildiklerimi sınırsız paylaşan bir insan olmaya çalıştım. Bir mum başka bir mumu tutuşturduğu için ne kaybeder ki ateşinden. Bu fikri içselleştirdiğime inanıyorum. Ama zenginlikle anlatılan bu hikâyede eksik kalan bir şeyler olduğunu hissediyorum. Hayatımda bu ve benzeri başka örneklerim de var. Hayatlar ve hayatları başarılı yapan çabalar salt “maddi zenginlik” üzerine inşa ediliyorsa, sürdürülebilir bir mutluluk, huzur, başarı getirmiyor.
“Maddi Zenginlik” hedefi başarılı hayatlar inşasında ilk sıralarda yer alabilecek bir kavram olmamalı. Ama genç yaşlarda bunu görmek de anlamak da çok kolay değil. İnsanın “kendini tamamlaması” olgusu çok daha önemli. Başkalarına da faydalı olma isteği, çabası inanılmaz kıymetli. En önemlisi de bıkmadan usanmadan öğrenme ve öğretme, verici olma kararlılığı. Bunları yapan iş insanlarının, yöneticilerin zenginlikleri daha anlaşılabilir ve gerçekçi.
Çok parası olan iki arkadaş sohbet ediyorlarmış, birisi daha çok serveti olana ne kadar zengin bir insan olduğunu anlatıyormuş. Serveti büyük olan diğerine “parasını sayıp sayamadığını” sormuş. Zenginliğini anlatan da sayabildiğini söylemiş. Daha büyük servete sahip olan, parasını sayabiliyorsa yeteri kadar zengin olmadığını söylemiş.
“Gerçek Zenginlik” servetinize, sayılamayan değerlerin eklenmesiyle oluyor. İtibar sermayesi gibi, yaptığınız işte gördüğünüz evrensel kabuller gibi, yetiştirdiğiniz insanlar gibi, bıraktığınız eserler gibi. Banka hesaplarınız, mülkleriniz büyüdükçe zenginleştiğinizi düşünebilirsiniz. Ama inanın bu büyük bir yanılsama. Hep bir şeyler eksik kalacaktır. Başkalarının gözünde de, sizlerin hislerinizde de.
Maddi servetinizin büyümesinin iyi yanı, o serveti gerçek zenginliğinizi pekiştirmek anlamında kullanabilecek olmanızdır.
Gerçek zenginliği bulmanız dileğimle.