H. Yücel Koç
Vergi Kutsal mıdır?
Kutsallığı onlarca farklı tanımla ifade edebilirsiniz. Bu farklı tanımlar toplumdan topluma, inançtan inanca, coğrafyadan coğrafyaya hatta insandan insana bile değişir. En somut örneklerden birisi milyonlarca insanın ineklere yükledikleri kutsallığın karşısında yine milyonlarca insanın inekleri kutsal saydıkları inançları uğruna kurban etmeleridir.
Vergi konusundaki kutsallık ise, toplum düzenini ayakta tutma, dolayısıyla insanları huzur, güven ve refah içinde yaşatma vaadi sunması nedeniyle bir kutsallıktır. Bu yönüyle baktığınızda birçok kutsal sayılan şeye göre (bkz. inekler) vergi kutsallığı oldukça evrensel değerler üzerine oturabilen bir olgudur. İnsanlar, hayatta kalmalarını, mutlu olmalarını, sağlıklı yaşamalarını sağlayan şeyleri her devirde kutsamışlardır. Siz de verginin hayatta kalmanızı sağladığına ve konforunuzu yükselttiğine inanıyorsanız, milyonlarca yıllık inanışlar gereği kutsal olduğuna inanabilirsiniz.
Bu kutsallık inancını, vergi toplama gücüne sahip olanlar artırır, azaltır bazen de yok edebilir. Vergi adaletle toplanıyorsa ve vergiyi toplayanlar toplanan verginin her kuruşunun hesabını şeffaflıkla vergiyi aldığı insanlara anlatabiliyorlarsa, o toplumlarda vergi verenler verginin kutsallığından şüphe duymazlar. Şüphe duymamakla kalmaz vergilerini ödememek, vergide hile yapmak gibi usulsüzlükleri akıllarının ucundan bile geçirmezler. Verdikleri verginin kendilerine sağlık, adalet, eğitim, güvenlik, yol, su, elektrik, sanat, estetik olarak geri döndüğünü görürler, hissederler, yaşarlar.
Vergide yapılması gerekeni yapan ülkelerle, yapılmaması gerekenleri yapan ülkeler arasındaki farkları istatistiksel olarak en net şekilde görürsünüz. Öğrenci başına düşen öğretmen sayısıyla, adalet dağıtım hızıyla, güven ve refah endeksiyle, şeffaflık oranlarıyla, sağlık harcamalarına ayrılan payla, kişi başına düşen seyahat harcamasıyla, kişi başına düşen taşıt sayısıyla, yeşil alan oranıyla, Ar-Ge merkezleri sayısıyla, patent sayısıyla ve daha birçok veriyle.
Ülkemizde vergi sistemi işlerliğini kaybetmiştir. Bu düşüncede olmayanın aklından rahatlıkla şüphe edebilirsiniz. Bu sistemin ülkeyi geleceğe taşıması mümkün değildir. Mevcut sistemle hizmet sektörü büyümeye devam eder, sanayi üretimi geriler veya katma değeri düşük üretime yönelir. Hiçbir sektör rekabetçi olamaz. Kalitesizlik her alanda boy gösterir. Ahlaki düzenden şikâyet edenler ise bu günleri mumla arar hale gelir. Sistem, tüm menfaat kaygılarından uzak reforma götürülemezse çok yakın gelecekte çökmeye mahkûmdur. Bu sistemden memnun olanlar da yine o yakın gelecekte memnun olmayanlarla birlikte aynı enkazın altında kalmaktan kaçamazlar.
Sistem %70’leri aşan dolaylı vergi tahsilatıyla kendi çöküşünü haber vermektedir. Bu oran ülkemizi Dünya’nın zirvesine oturtmaktadır. O zirve, ardı uçurum olan bir zirvedir. %70 dolaylı vergilerle sistemi işletirseniz vergi adaleti biter, kayıt dışı ekonomi kaçınılamaz olur, kaçakçılık sıradanlaşır, Dünya’ya anlatamayacağınız bir gri ekonomi içinde yüzersiniz.
Her şeye rağmen Türk halkının önemli bir bölümü verginin kutsallığına inanmaya devam ederken ülkesini düşünen, geleceğini düşünen herkesin vergi reformunu (belki de devrimini) dillendirmesi, tartışması, yapılması konusunda ısrarcı olması gerekir, ne pahasına olursa olsun.
Bu ülke Milli Mücadele gibi bir savaştan bitap, harap çıkmış ve o yoklukta küllerinden doğmayı başarmış bir ülkedir. O günlere baktığınızda bugün ne kadar şanslı olduğumuzu görürsünüz. Yeter ki tehditlerin ve risklerin farkında olalım. Kararlılıkla ve inançla doğruların arkasında duralım.
Çok erken kaybettiğimiz değerli vergi hukuku hocam Profesör Şükrü Kızılot’un anısına saygılarımla.
H. Yücel Koç
Antalya
7.Ağustos.2024