Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu
Sosyal Ekonomi Modeli
ÜLKEMİZDE YAŞANAN EKONOMİK BUHRANA ÇARE SOSYAL EKONOMİDİR
EKONOMİ ÜÇ TEMEL UNSUR ÜZERİNE İNŞAA EDİLİR:
Üretim
Tüketim
Adil Bölüşüm
-Sağlıklı işleyen bir ekonomik sistemin, KOBİ’ler ve esnaf açısından verimli, canlı bir iç pazarın merkezinde satın alma gücü kısacası bir ücret karşılığı çalışanlar yani emek çok önemli rol oynamaktadır. Yüksek istihdam, düzgün iş-aş, düzenli gelir ve satın alma gücünü belirleyen ücret seviyeleri ulusal ekonominin sorunsuz işlemesini sağlar. Bunun temelinde de iyi bir üretim ekonomisinin tesis edilmesi önem arz eder.
-Bugün uygulanan ekonomik-sosyal politikalar, ücret düzeyleri ve satın alma gücü toplam talebi artıracak ve arz cephesinin iştahını kabartacak üretimi ve hizmeti teşvik edecek düzeyden uzaktır. Gelirlerin düşmesi, gelir adaletsizliğinin artması insanların tüketim kabiliyetinin sadece temel gıda ihtiyaçlarına indirgenmesi sonucunu doğurmuştur. Maalesef emek-çalışan aleyhine ve zengin lehine işleyen bir adaletsiz ekonomik düzen oluşmuştur.
-Ülkemizin tamamında yoksulluk derinleşmekte, halkımız fakirlikte eşitlenmekte, orta sınıf yok olmakta, işsizlik özellikle genç ve kadın işsizliği dehşet boyutlara gelmektedir.
-Bu durum ekonomi bilimi açısından hastalıklı ve kabul edilemez. Unutmayın ki; üretim bireysel tüketici, kurumsal tüketim ve kamu yararı için yapılır. Satacağınız mal ve hizmeti alacak satın alma gücü olan tüketici pazarda bulamazsak bir süre sonra üretim ve buna bağlı tüm sektörler tedarik, lojistik, yan sanayi, enerji, finans hepsi durur, aynı şekilde başta enerji olmak üzere üretim maliyetleri artarsa fiyat istikrarsızlığı ve maliyet enflasyonu durgunluğa neden olur.
-Sanayi üretimi girdilerinde gerek ithal enerji gerek ithal teknoloji gerek ithal hammadde-ara mamul kullanımı yani ithalat bağımlısı bir üretim modeli sürdürülebilir değildir. MONTAJ ENDÜSTRİSİ DEĞİL, GERÇEK MİLLİ SANAYİ İNŞASI İÇİN ALTERNATİF YENİLENEBİLİR ENERJİ, YERLİ-MİLLİ TEKNOLOJİ VE YERLİ-MİLLİ HAMMADDE VE ARA MAMUL ÜRETİMİ MİLLİ ÜRETİM MODELİNE GEÇİŞ İÇİN ŞARTTIR..
-Bugün yaşanan ekonomik krizin nedeni sadece uygulanan yanlış faiz-para politikaları-KUR REJİMİ değildir. Aynı zamanda, sorun yapısaldır. İnşaat-beton gibi geleneksel sektörlerden inovasyon ve teknoloji tabanlı yenilikçi sektörlere geçememe, eğitim-yetenek temelli entelektüel tabanlı yeni sermaye birikim modelini kavrayamama, kamu kaynaklarını tabana yani yeni nesil girişimcilere yayamama gibi mikro ekonomik endüstriyel dönüşümün dışında kalmanın yanı sıra yüksek işsizlik, güvencesiz iş-istihdam, düşük ücret politikası uygulamaları ile ücretlerin-gelirlerin tartışmalı TÜİK verileri ile gerçek enflasyon karşısında baskılanmasından ve üretimi ve iç pazarı canlandıracak toplam talebin yani satın alam gücünün kaybolmasından kaynaklanmaktadır.
-Bir ülkede çalışan nüfusun en fazla %5-6’sını kapsaması, istisnai bir ücret olması gereken asgari ücret yani asgari geçim ücreti ülkemizde genel bir ücret olarak kabul görmekte ve Asgari ücret toplumu yaratılmaktadır. Bu durum sağlıklı bir çalışma ekonomisi ve iş gücü piyasaları işleyişi için son derece tehlikeli bir durumdur.
-Sömürü düzeninin, kayıt dışı çalışmanın düzensiz göçmen-sığınmacı politikası nedeniyle önü açılmakta, vasıfsız-yarı vasıflı işlerde çalışan milyonlarca Türk vatandaşının işini kaybetmesine neden olunmaktadır.
-İşsizlere iş-aş sağlamak için fabrika-iş yeri açmak, dezavantajlı vatandaşlarımıza doğrudan sosyal transfer yapmak yerine, ucu açık kur korumalı faiz uygulamasına, döviz garantili ihalelere, tekelci yapılara, oligarklara, bürokrasideki çok maaşlı liyakatsızlara, gösterişe, makam araçlarına yani israf düzenine halkın hazinesinden yani fakirden zengine kaynak/servet transferi yapılmaktadır. Ekonomi tercih bilimidir, kamu kaynaklarının kullanımında siyasi tercihlerin üretenlerin-çalışanların yani üretim güçlerinin dolayısıyla halkın menfaatleri ve kamu yararı doğrultusunda yapılması gerekir.
-Adil bölüşüm için milli gelir politikaları uygulanmalı, büyümeden-refahtan milletimize-emeğe-esnafa-üreticiye pay verilmeli, adil bölüşüm sağlanmalıdır. Üretilen toplam milli gelir sadece faizcilere, imar rantçılarına-beton kapitalistlerine aktarılmamalıdır. Sürekli üretmek ve adil bölüşmek esastır.
-Mevcut ekonomik sistem içinde özellikle pandemi sonrasında artan gelir eşitsizliği, sosyal adaletsizlik sürekli derinleşmekte nüfusun %10’luk mutlu azınlığı yüksek gelir grubu dışında, Halkın %90’nı açlık ve yoksulluk içinde bir yaşama terk edilmektedir. Oysa ki; sürdürülebilir kalkınmanın merkezinde insan-insanın refahı, genişletilmiş sosyal kapsam, sosyal dışlanmanın önlenmesi, eşitlik ve doğanın-canlıların korunması gelmektedir. Yeni dünya düzeninde artık kontrolsüz büyüme ve çılgınca zenginleşme kabul görmemekte, gezegeni koruma, küresel iklim krizine karşı dayanışma içinde olma ve insanlığın sağlıklı ve kaliteli eşit vatandaşlar olarak yaşaması ön plana çıkmaktadır.
SÜRDÜRÜLEBLİR KALKINMA BERABERİNDE SOSYAL GELİŞİMİ, HALKIN HAKKINI (KUL HAKKI), doğanın-canlıların yaşamsal-evrensel haklarını ön plana çıkartmaktadır.
BU YENİ SOSYAL EKONOMİ PARADİGMASI KONTROLSÜZ ve MİLLETE FAYDASI OLMAYAN-MİLLETLE PAYLAŞILMAYAN BÜYÜMEYE, HAKSIZ SERVETLEŞMEYE, ADİL PAYLAŞILMAYAN MİLLİ HASILA-MİLLİ GELİRE SOSYAL YIKIMA, SOSYAL ÇÖKÜŞE İTİRAZ ETMEKTE, SOSYAL DEVLETİ-HÜMANİST DEVLETİ SAVUNMAKTA VE NİHAYET ‘SOSYAL ÜRETİM EKONOMİSİ’ Nİ SAVUNMAKTADIR.
-Türkiye’de işsizliğin geldiği felaket düzey ve satın alma gücünün kaybolması ile ekonominin çarklarının çalışması mümkün değildir.
-15-29 yaş grubunda yaklaşık 6 milyon genç insanımızın ne bir işi vardır ne de bir eğitim süreci içinde yer almaktadır. Eğitimsizlik-Niteliksiz eğitim, genç işsizlik en önemli sosyal sorundur.
-Ev kadınımız, tarımda çalışan kadınımız sosyal güvenlik kapsamı dışındadır. Kadının istihdama katılımı AB ve OECD ülkelerinin çok altındadır. Kadının çalışma hayatına-üretime katılımı son derece önemlidir.
-Her 2 gençten ve her 2 üniversite mezunundan birisi işsiz durumdadır.
-Halkımıza düzgün iş-düzgün ücret sağlanması, üretimin bir parçası haline gelmeleri, adil paylaşım, sosyal güvenlik hakları ve kaliteli yaşam talepleri EVRENSEL BİR İNSAN hakkıdır.
HALKIMIZIN REFAHI, YAŞAM KALİTESİ VE MUTLULUĞU SOSYAL EKONOMİ MODELİMİZİN EN ÖNCELİKLİ MİSYONUDUR.
MİLLETİ MUTLU ETMEK, REFAHINI SAĞLAMAK sosyal devletin-hümanist devletin,
MİLLİ İRADEYE SAYGILI hükümetlerin görevidir.
‘SOSYAL EKONOMİ’ PROGRAMI ÖNERİMİZ’
İktidarların öncelikli mücadele alanı milletimizi fakirleşmeden, düşük gelir sarmalından kurtarmaktır.
-İşsizlikle mücadele edilmeli, ‘TAM İstihdam’ politikaları uygulanmalı, üretim ekonomisi baz alınmalı, özel sektör teşvik edilmeli, planlı ekonomi çerçevesinde tarım-imalat-enerji-ilaç-iletişim-dijital teknolojiler gibi stratejik sektörlere devlet yatırımları yönlendirilmeli, istihdam dostu sektörler ve yeni iş alanları-mesleklere yönelik sektörler desteklenmelidir.
-Zenginler arası servet dağılımı/transferi ya da zenginleri daha zengin yapmak yerine kişi başı milli gelir artırılmalı, sosyal adalete dayalı milli gelir politikaları, satın alma gücünün artırılması ve nihayet sermaye birikiminin tabana yayıldığı üretim ve paylaşım ekonomisi, sürdürülebilir kalkınma, girişimcilik ve entelektüel sermaye ve sosyal gelişim politikaları hayata geçirilmelidir.
-Ekonomik kalkınma tek başına çözüm değildir. Sosyal gelişim, sosyal devlet şarttır. Nitelikli Eğitim, yetenek geliştirici eğitim, kaliteli yaşam, kaliteli çalışma hayatı, Toplum 5.0 ve yeni form sosyal korumacı sosyal refah sistemi ve sosyal gelişim modeli ile desteklenmelidir.
-Geçmişte kapatılarak büyük hata yapılan köy enstitüleri ‘köy yetenek merkezleri’ olarak yeniden açılmalı. Eğitimde asıl olan meslek-yetenek sahibi, evrensel yetkinliğe, bilgilere, kültüre ve değerlere hakim, tarih bilincinde, ÜLKE sevdalısı iyi bir yurttaş yetiştirmektir.
-Bir ya da birden fazla yeteneği olan insanın kendi işini kurması, iş sahibi olması çok daha kolaydır. Şehirlerde de ‘dijital yetenek merkezleri’ kurulmalı, yaratıcı-yenilikçi sektör, meslek ve iş alanlarının talep ettiği formatta yüksek nitelikte insan kaynağı yetiştirilmelidir.
-Korumacı sosyal politikalar, iş hukuku, toplu sözleşme hukuku, soysal güvenlik hukuku ve sosyal regülasyonlar, işsizi, yoksulu, emekliyi, evsizi, kadını, engelliyi, kimsesizi ve diğer bütün sosyal dezavantajlı kesimleri koruma altına alacak şekilde, ILO ve AB sosyal politikalar norm-standartlarında yeniden ele alınmalıdır.
-Çalışma hayatından yoksun bırakılmış herkese temel geçimini sağlayacak ‘vatandaşlık geliri’ ‘geçim geliri’ sağlanmalıdır.
-Sosyal Partnerler yani devlet-emek-sermaye arasında üretimin-verimliliğin-istihdamın artırılması için üçlü mutabakat ya da toplumsal konsensüs veya sosyal mutabakat (social concensus) sözleşmeleri yapılmalıdır.
-Örgütlenme, sendikalaşma ve toplu sözleşme yapma hakkını garanti edecek düzeyde yasal güvence altına alınmalı. Korumasız ve güvencesiz bir iş yaşamı kabul edilemez.
-İşyerinde endüstriyel demokrasi geliştirilecek ‘Bireycilik’e (individualism)- bireysel faydacılık, çıkar farklılaştırılması, parçalanmak yerine yönetime katılma, sosyal dayanışma, kolektif eylem bilinci desteklenecek bireysel çıkarlar, çıkar çatışması yerine toplumsal çıkarların önemi ön plana çıkartılacak, milli-yerli üretim-milli istihdam, çalışma barışı desteklenmelidir.
-Sosyal devlet, sosyal kapsam güçlendirilmeli, sosyal dışlama ve her türlü ayrımcılıkla mücadele edilmelidir.
-Dar gelirliler, yoksullar ve sosyal dezavantajlı grupların barınma ihtiyacı temel bir haktır. İhtiyaç sahiplerine yönelik sosyal konutlar (social housing) projeleri hayata geçirilmelidir.
-Esas olan MERİTOKRASİ yani liyakat ve yetenek olmalıdır. Kamusal ve özel alanda istihdam, ilerleme, yükselme kriterleri yeteneğe ve liyakata göre belirlenmelidir.
-Yeni iş ve istihdam alanları olan Startup girişimler, inovatif teknoloji firmaları, küçük işletmeler, genç-kadın girişimciler DEVLETİN kuracağı devlet melek ajansları vasıtasıyla desteklenmelidir.
-Sosyal adaletin sağlanması için açlıkla, yoksullukla, işsizlikle, eşitsizlikle, gelir adaletsizliği ve kadına yönelik her türlü şiddet ile etkin mücadele edilmelidir.
-Herkese ücretsiz eğitim, eğitimde eşitlik, eğitime erişim, dijital eğitim, her yerde öğrenme, yaşam boyu öğrenme imkanları sağlanmalı ve eğitim sisteminin iş yaratma kabiliyeti geliştirilmelidir.
-İş gücü piyasalarına katılımın özellikle kadın iş gücü katılımının artırılması, istihdam yaratma, özellikle işsizlik oranları yüksek olan gençlere ve kadınlara iş yaratma, işlerini kurma fırsatları yaratılmalıdır.
-Sosyal ekonomimin kapsama alanı genişletilmeli, başta engelliler olmak üzere yaşlılara, kimsesizlere, yoksullara yönelik sosyal dışlanma önlenmeli ve her türlü ayrımcılıkla mücadele edilmelidir.
-Nesiller arası adaletin sağlanması (intergenerational justice); çevre politikaları, yenilenebilir enerji, karbon salımının azaltılması, emeklilik sistemi, aile politikaları, ekolojik denge-korunması, sosyal girişimciliğin desteklenmesi sağlanmalıdır.