Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu
Şirketlerde Dijitalleşme ve İnsan Kaynakları Yönetiminde Köklü Değişim
Dijital teknoloji devriminin kökten değiştirdiği ekonomik sistem ve üretim modelleri çalışma hayatı açısında da çok önemli dönüşümün yaşanmasına neden olmuştur. Yapay zeka ve robotik alanındaki gelişmeler üretim faktörlerinden emeğin yani insanın yerine akıllı sistem yada makinelerin geçeceği hangi vasıf düzeyinde olursa olsun Endüstri 4.0’ın öngördüğü dijital teknoloji tabanlı otomasyonun emek yoğun kullanılan üretim alanlarına yapacağı büyük darbenin ötesine geçerek birinci, ikinci ve üçüncü endüstri devriminden bugüne kadar gündeme gelmiş tüm teknoloji kullanımını geride bırakacak düzeyde otomasyona ve dolayısıyla kitlesel işsizliğe neden olacağı söylenmektedir.
Dijital teknolojilerin işgücü piyasalarındaki etkisinin sadece yeni teknolojilere uyum sağlayamayacak eski yetkinlik ve yetenek düzeyindeki insan gücünün işsiz kalması ile sınırlı olmadığı aynı zamanda çalışma hayatı, çalışma düzeni ve işyerinde diğer sosyal politika regülasyonlarında da hissettireceği iddia edilmektedir. Çalışma saatleri, iş sağlığı ve güvenliği politikaları, üretimin ve hizmetin fiziki mekandan siber alana kayması, standart olmayan esnek çalışma modellerinin yaygınlaşması, dijital çalışmaya uygun yeni yasal düzenlemeler yeni dönemin çalışma ilişkilerini ve işgücü piyasalarını yeniden belirleyecektir. Yeni teknolojiler çalışma saatlerini düşürebilir, çevre dostu teknolojiler ve robot/akıllı makine kullanımı iş güveliğini artırır, iş kazalarının- iş kaybının önüne geçebilir, bir çok meslek hastalığı ortadan kalkabilir.
Dijital teknolojilerin ve yapay zeka uygulamaları geleneksel bir çok mesleğin , vasıf düzeyinin ve iş alanlarının yok olmasına neden olduğu gibi yeni gelişen teknolojileri üretecek, kullanacak, yönetecek ve bu teknolojilerle birlikte uyumlu çalışabilecek bir çok yeni yetkinliği, yetenek düzeyini yaratacağı için yeni iş ve istihdam alanları ortaya çıkacaktır.
Tüm yeni dijital teknolojiler gibi yapay zeka teknolojilerinin de konvensiyonel bir çok işi ve görev tanımını ortadan kaldıracağı geleneksel vasıflara ve becerilere sahip olanları işsiz bırakacağı ne kadar doğru bir tespit ise, yapay zeka teknolojilerinin yeni iş imkanları yaratacağı da en az o kadar doğru bir tespittir.
Çalışma tarihi boyunca insanlığın işyerinde üretimi ve iş verimliliğini artırma gayreti bilinmektedir. İlk makinenin icadından bugüne kadar bu arayışlar kesintisiz devam etmiştir. Bilgisayar bulunduğu zamanda bilgisayarların insan aklının yerini alacağı söylenmişti. Oysaki, bırakın yerini almak bu muhteşem bilgisayarlar insan aklının gelişmesine ve insanın daha verimli çalışmasına neden oldular. Bilgisayarın keşfi üretime, hizmete, verimliliğe yaptığı doğrudan katkı dışında işletmelerde bilişim tabanlı yeni iş alanları ve görev tanımlarının ortaya çıkmasına neden oldu. İş ve işlem hacminin, sayısal işlerin, muhasebenin, satış, pazarlama, üretim planlaması gibi işlerin daha kolay icrasında ve özellikle hizmet kalitesinin artırılmasında çok önemli katkılar yapan bilgisayar teknolojileri beraberinde bir çok yeni mesleğin ve her şeyden önemlisi ilerde içinden bir çok alt bilim dalını çıkaracak yeni bir bilim dalının doğmasına neden olmuştur.
Bilgisayar ve insan işbirliğinin zaman içinde bugün geldiği nokta sonuçları itibariyle hiç tartışmasız 4. Sanayi dönüşümünü de kapsayan dijitalleşme ya da dijital teknoloji devrimidir. Kısacası, bilgisayar ve insan arasındaki etkileşim ve evrim süreci dijital teknoloji devrimine neden oldu.
Bugün aynı şeyin yapay zeka devrimi için geçerli olduğunu söylemek yanıltıcı olmayacaktır. Yapay zeka teknolojilerinin icadı ve insanla başlayan etkileşimi ve yakın işbirliği bir taraftan insanı geliştirmekte, insanı öğrenebileceği yeni yetenek ve becerilerle tanıştırıyor diğer taraftan yapay zeka teknolojilerini kullanarak hayallerinin ve yaratıcılığının sınırlarını aşöaya zorluyor. Yıkıcı yenilikçi bir çok ürün ve hizmetler çoğu zaman yapay zeka desteği almış özgür, inovatif ve yaratıcı düşünebilen insanın eserleri olarak karşımıza çıkıyor.
Yeni teknolojiler ve dijital dönüşüm yeni yetenek ve beceri düzeylerini gündeme getirmektedir. Söz konusu yeni yetkinlik düzeyini ve yetenekli insanları yetiştirmek ise eğitimin ve bilimin konusudur. Dolayısıyla, gerek yapay zeka teknolojilerini geliştirebilecek gerek yapay zekayı kullanabilecek gerekse birlikte çalışabilecek akıllı insanın yetiştilirmesi, eğitilmesi ve ya tedariki işgücü piyasalarını ve aslında tüm ekonomik ve sosyal yapının bir numaralı konusu olmalıdır. Çünkü, akıllı makineler ile akıllı insanların bir araya gelmesi ile ancak akıllı işletmeler, akıllı şehirler ve akıllı devletler kurulabiliyor. Akıllı insan kavramı akıllı patronu, akıllı sermayeyi, akıllı yöneticiyi, akıllı çalışanı, akıllı bürokratı ve elbette ki akıllı siyasetçiyi kapsamaktadır.
Akıllı insan ve akıllı makinenin bugün girdiği etkileşim ve ilerde geçireceği evreler hiç kuşkusuz ki tüm dünyayı ve insanlığı daha önce hiç tecrübe etmediği ekonomik ve sosyal politikalar ve çalışma hayatı ile yüzleştirebilir.
Diğer taraftan iş dünyasının şirketlerde yapay zeka uygulamalarını incelediğimizde pratikte yapay zeka teknolojilerinin konuşma ve imaj tanıma, dil çevirisi, müşteriye dijital asistanlık, medikal alanda dijital tanı, hukuk alanında yasal sözleşmelerin otomatik olarak gözden geçirilmesi, otomobil endüstrisinde insansız ya da otonom araçlar, hizmet sektöründe, pazarlama, reklamda, müşteri ilişkilerinde veri analizi üzerinden kestirim-tahmin ya da seçenek sunan asistan gibi yapay zeka işlerinin tamamının mental zihinsel işler olduğuna ve bu alanlarda insanları işlevsileştirebileceklerini görebiliyoruz. Diğer taraftan, fizik gücüne dayalı işlerde Robotların yapabileceği işler dışında bir çok işin hala insan gücüne ihtiyaç duyduğu gözlemleniyor.
Teknolojik gelişmelerin ekonomiyi ve sosyal yapıyı derinden etkilemesi teknolojinin maliyeti ve kullanımının yaygınlaşmasına paralel olarak değişim gösteriyor. İlk icat edildiğinde inanılmaz pahalı ve sayılı kurumun hizmetinde olan bilgisayarların maliyetleri düşüp halkın kullanımı yaygınlaştıkça toplumsal, sosyal ve ekonomik hayata etkisi büyümüştür. İnternetin keşfi ile zenginleşen bu teknoloji devrimi bir sonraki muhteşem icat olan akıllı telefonlarla zirveye çıkmış insanlığı fiziki mekanların sınırlarından çıkartarak siber yada sanal bir dünyanın özgürleştirici ve insanlığı küresel bazda iletişime sokan büyüleyici bir dünyaya taşımıştır.Bir akıllı telefon ile işini, özel hayatını ve soysal yaşamı yönetmenin dayanılmaz keyfi ve kolaycılığına kavuşan insanlar tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar teknolojiyi sevmeye ve teknoloji ile yaşamaya başlamışlardır. Bu nedenle insanlık tarihi içinde işlerini kaybetmek kaygısı ile her teknolojik gelişmeye direnen ve hatta teknoloji düşmanlığı yapan kesimlerin dahi dijital teknolojinin geldiği bu noktada insanlığa sağladığı bir çok gelişimi ret edemeyecekleri için azınlıkta ve sessiz kaldıkları görüldü. Özellikle, IOT teknoloji devrimi internet ve internet üzerinden gerçekleşen bir çok dijital aplikasyon sayesinde dijital iletişime geçilmiş, sosyal medya doğmuş, dijital yazılım, dijital görüntülü konuşma ve diğer dijital mecraların ortaya çıkması daha fazla insanı bir birine iletişim ağları ile bağlamıştır. Bilgiye ulaşma, bilgiyi paylaşma ve hatta bilgiyi yeniden üreterek yeniden paylaşma bir çok alternatif öğrenme seçeneğini mekandan ve zamandan bağımsız olarak beraberinde getirmiştir. Halk bilgi alma ve sürekli öğrenme imkanına çok az maliyetle yada çoğu zaman bedava ulaşmış olmaktadır. Diğer taraftan, yapay zekanın ihtiyaç duyduğu veri kaynaklarına ulaşım diğer toplumu dönüştürücü teknolojik gelişmeler özellikle IOT devrimiyle birlikte hız kazanmıştır.
Dijital dönüşüm ve yapay zeka teknoloji devrimi sadece işgücünü yapısal bir dönüşüme zorlayarak yüksek nitelikli ve eğitimli insan gücünü ön plana çıkarmamakta aynı zamanda konvensiyonel ekonomik sektörler yerine entelektüel sermayeye dayalı yeni gelişen teknoloji firmalarının yükselişine neden olmuştur. Tüm bu gelişmeleri dijital teknoloji tabanlı yeni bir sermaye birikimi, büyüme ve kalkınma modeline geçiş olarak tanımlayabiliriz.
Söz konusu transformasyon ve kapitalin yapısal dönüşümü insan yada emek faktörünün işgücü piyasalarındaki değişim hızının gerisinde kalmakla birlikte ülkeden ülkeye ve sektörden sektöre devlet-sermaye arasındaki ilişkilerin düzeyine, devletin yatırımcı ve işveren şapkası ile ekonomideki ağırlığına ve sermayenin düşük ücrete yada başka bir deyişle emek sömürüsüne dayalı bir üretim ve kazanç sağlama sistemini terk etme konusundaki davranışına bağlı olarak değişim göstermektedir. Entelektüel arka planı, girişimci ruhu ve inovasyon kapasitesi olan bu yeni yükselen sermaye sınıfını üniversite öğrencileri arasından, teknoparklardan, araştırma kurumlarından, kuluçka merkezlerinden, start up-spin off firmalardan, Teknoloji firmalarının çalışanlarından, toplumun yaratıcı, tasarımcı, girişimci kesimlerinden gelen insanlar oluşturmaktadır. Örneğin, iyi eğitim almış bir software-yazılım mühendisi kurduğu küçük bir girişim ya da küçük firması ile kısa sürede önce kurulduğu ülkede daha sonra ise dünyanın en iyi ciro yapan firmaları arasında yer alabilmektedir. Sermayenin ve servetin konvensiyonel şirketlerden özellikle dijital teknoloji şirketlerine doğru el değiştirdiği görülmektedir. Dünyanın en zenginleri ya da artık en yüksek kazançlı firmaları kimya, ilaç, otomobil, tekstil, metal iş kollarından veya imalat sektörlerinden değil Google, Apple, Facebook, Amazon gibi dijital teknoloji alanından çıkmaktadır.
Bank of America Merrill Lynch (2015) raporu ve Oxford University (2017) araştırmalarına göre Birleşik Krallık (UK) çalışanlarının %35 ve ABD’de çalışanların %47 ‘si gelecek 20 yıl içinde teknoloji alanında işlerin artması ve teknolojik dönüşüme uyum sağlayamama nedeniyle işlerini kaybet riski ile karşılaşacaklardır. The world Bank 2016 araştırmasına göre bu oran az gelişmiş yada gelişmekte olan ülkelerde eski üretim sistemlerinin kullanılması, eski mesleklerin ya da geleneksel vasıf düzeyindeki insan gücünün yoğunluğu, üretime yönelik veya herhangi bir beceriye dayalı eğitim vermeyen din temelli okullaşma, teknik ve teknolojik yetkinliklere odaklanmış eğitim modelinin ihmal edilmesi nedenleriyle işlerini kaybedeceklerin oranının daha da yüksek olacağı belirtilmektedir. Gelecek 20 yıl içinde Hindistan da yüzde 69, Taylan da yüzde 72, Bangladeş da yüzde 77, Etiyopya da yüzde 85 insanın mevcut işlerini kaybetmesi beklenmektedir.
Bu nedenle dijital dönüşüm dijital yetkinliklerin insanlara kazandırılacağı bir eğitim ve yükseköğretim modelini gündeme getirmekte ve yeni yetkinliklerin bir konuda uzmanlaşma yerine birden fazla beceriye sahip dijital insan kaynağı eğitimini kapsayıcı nitelikte olması gerekmektedir. Yeni dijital dünyada eğitim sadece ilk,orta, lise, yüksek öğretim olarak algılanmamakta okul öncesi eğitimden hayat boyu öğrenmeye fiziki mekan ve yer sınırlaması olmadan her yerde ve her koşulda eğitim olarak çok daha geniş bir çerçevede ele alınmaktadır. Bu nedenle on-line, video, uzaktan, görsel, mobil, gerçek zamanlı her türlü eğitim platformu oluşmakta ve eğitim ve öğrenme üzerindeki her türlü kısıtlama ve sınırlama kalkmış olmaktadır. Hiç kuşkusuz ki, yapay zeka teknolojilerinin eğitim alt yapısında kullanımının yaygınlaşması eğitime ulaşımın kapsayıcılığını ve hızını artıracaktır. Bir çok bilgiye sesli, görüntülü ve diğer dijital teknoloji desteği ile ulaşmak eğitimin önündeki engellerin kalkmasına, bir çok eğitimin halka ücretsiz yayılmasına ve eğitimde eşitlik konusuna çok önemli katkı sağlayacaktır.
Yeni dijital ekonomik model altında değişen iş gücü piyasasında bağımsız çalışıyorsanız, girişimciyseniz yeteneğiniz en önemli kapital veya sermayeniz olacaktır. Bir iş sözleşmesine dayalı bir ücret karşılığı bir firmada yada kurumda profesyonel olarak çalışıyorsanız yetenekleriniz veya becerileriniz sizin en önemli iş güvenceniz olacaktır. Yapay zeka, robotlar veya diğer aklı teknolojiler zaman içinde en çok ucuz emek sömürüsüne dayalı üretim yapan ülkeleri tehdit edecektir. Emek yoğun sektörde dijital yapay zeka teknolojisi veya robot kullanımına geçen bir çokuluslu şirket ucuz ve kalabalık emek için bir başka ülkeye gitmeyecek ve yatırım yapmayacaktır. Aksine, otomasyona geçen firmalar nitelikli insan kaynağı, mühendis, dijital yetkinlik düzeyi yüksek iş gücü piyasalarının ve eko-sosyal sistemin olduğu ülkelere yatırım yapmayı tercih edeceklerdir.
Yüksek nitelikte insan gücüne yönelik artan talep insanların eğitim talebini de artıracak bu zincirleme etki sonucunda beceri ve yetkinlik düzeyi yüksek insan kaynağında artış sağlanmakla birlikte referansı bilim ve sosyal gelişim olan akıllı topluma geçişte sağlanmış olacaktır. Yapay zeka ekonomisi bilimsel gelişmeyi yani bilime ve ar-ge ye olan ilgiyi ve yatırımları teşvik edecek, bilim ise insanlık için kaliteli ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünü sağlayacak teknolojik üretime devam edecektir. Bilimin teknolojiye teknolojinin inovatif ürüne dönüşmesi veya başta sağlık olmak üzere insanlığın her türlü sorununun çözüm üretmesi insanlığın gkobal düzeyde huzura, barışa ve refaha kavuşmasını sağlayacaktır.
Diğer taraftan, yapay zeka teknolojileri ve diğer dijital teknoloji devrimleri bilgiyi, bilimi ve eğitimi yeniden yücelttiği için insanın mental yada fikir üretimini, yaratıcılığını ve inovatif eserlerini eskiye nazaran daha fazla koruma altına alacağı bir tür siber güvenlik sağlayacağı, dijital ortamda kayıt altına alacağı için beyinsel her türlü üretim koruma altına alınacak ve daha fazla itibar kazanacaktır. Ayrıca, bilimsel eğitime dayalı işgücü, gelişen toplumsal yetenek ve entelektüel düzeyi gelir ve ücret düzeylerinin de yükselmesine ve özellikle iş yerinde eşitsizliğin ve her türlü ayrımcılığın önlenmesinde çok önemli rol oynayacaktır.