H. Yücel Koç
Kodlama
Kilolarıyla derdi olmayan var mı? Siz kilolarınızla barışıksınız. Ya çevrenizdeki insanlar? Sadece en yakınınızdaki insanları düşünün. Göreceksiniz büyük bir çoğunluğunun kilolarıyla başı dertte.
Nasıl olmasın ki? Yediğimiz içtiğimiz şeylerin birçoğu fabrikasyon veya bir şekilde işlem görmüş ürünler. Adlarını bile bilmediğimiz kimyasallar, koruyucular, zararlı katıklar içeriyorlar. Ambalajlama yöntemleri, taşıma ve saklama şekilleri, çevresel etkenler de işin cabası. İstiyoruz ki yemeğimiz önümüze en hızlı nasıl gelebiliyorsa öyle gelsin ve en hızlı nasıl yiyebiliyorsak, öyle yiyelim. Böylesi bir sürecin sorunsuz olması mümkün mü? Böylesi bir sürecin en masum sonucu kilolarımızdan şikâyet etmek. Keşke tek derdimiz bu olabilseydi. Kilolu insanları genelde severiz. Hangi çocuk ister ki annesi sıfır beden olsun? Anne dediğin, dizlerine başını koyduğunda kuş tüyü yastıkta yatıyorsun hissi verecek, sarılınca hissettiğin o yumuşacık hissi başka hiç bir şeye dokunduğunda hissedemeyeceksin. Anne gibi annelerle ilgili yazabileceğim şeyleri inanamayacağınız kadar artırabilirim. Yazı asıl konusundan çıkmasın diye işin o kısmını sizlerin hayal dünyasına bırakıp acı gerçeklere dönelim. Tamam, yumuşacık anneler iyi ama çağımızda hatalı beslenme obezite denen ve birçok problemi, hastalığı tetikleyen olmaz olası bir belayı da beraberinde getiriyor. Dünyada obezite artışının en hızlı olduğu ülkelerden birisi bizim ülkemiz. Bununla ilgili verileri Dünya Sağlık Örgütü ve OECD gibi kuruluşların internet sayfalarında bulabilirsiniz. Türkiye’ye ilişkin projeksiyonlar gerçekten ürkütücü. Neyse biz sonuca gelelim. Elbette yemek içmek güzel, keyifli ama uzun vadede oluşan olası acı sonuçlarına değer mi? Elbette ki değmez. Yemenin içmenin keyfinden fazla mahrum kalmadan bu sorunun üstesinden gelinemez mi? Neden gelinmesin? Oldukça zor görünen bu sorun aslında oldukça basit de olabilir.
Kilo sorununuz hastalık boyutuna ulaşmadan, neredeyse tıbbi bir desteğe ihtiyaç duymadan dengede kalmanız ve olası büyük problemleri yaşamamanız mümkün. Bunun birçok yolu var. Bir yol, aslında hepimizin çok yakından tanıdığı, bize özgü beslenme yöntemlerini anlatan, yazan uzmanların çalışmaları. Bu insanların kimler olduğunu burada söylemem çok doğru olmayabilir ama tanıdığım onlarca insanın bu insanlara gece gündüz dua ettiklerini biliyorum. Ben de dâhil. Mesela ne diyorlar, yürüyün, olabildiğince doğal beslenin, çok çiğneyin, doğru nefes alın, şekerden uzak durun ve benzeri şeyler. Hepsinin üç aşağı beş yukarı basit ve benzer programları, reçeteleri var ve bunlara ulaşmanız çok çok kolay. Diğer bir yol ise cep telefonlarınıza yükleyerek, kolayca kullanabileceğiniz uygulamalar. Bu uygulamalar harika şeyler, teknoloji harika. Bugün şu kadar fazla karbonhidrat aldın, şu kadar az protein aldın, sıvıyı artır diyor. Bakıyorsun haklı. Günde beş dakika harcamıyorsun. Verileri doğru girdiysen seni senden iyi tanıyor. Düşünsenize kilo veriyorsunuz, kendinizi mutlu hissediyorsunuz ve aç kalmıyorsunuz. Zararlı birçok şeyden uzak durmayı öğreniyorsunuz. “Kararında yaşamak” diye bir kavram olduğunu hatırlıyorsunuz. Bunları yaparken de genellikle para harcamıyorsunuz. Hatta eskiden harcadığınızdan çok daha az harcıyorsunuz.
Oh tamam, dalga geç bizimle diyorsunuz. Dalga geçmiyorum. Emin olun geçmiyorum. Çok uzun zamandır gözlemliyorum. Yaklaşık 11 yıldır. Az önce anlattıklarımı planlayıp uygulayan ve hayatının dengeye oturduğunu düşünen (bakın kilo verdiğini demiyorum), hayatının dengeye oturduğunu düşünen birçok örneğim var. Ama bunları ısrarla konuştuğumuz, heyecanla “ben de yaparım, hemen başlıyorum” deyip hüsrana uğrayan çok daha fazla örneğim var.
Bu işte başarılı olmanın yolları önce inançtan geçiyor. İnanacaksınız. Yapabileceğinize, size sağlayacağı faydalara. Sonra kararlı olacaksınız. İstisnalarınız sizi ürkütecek. Çıktığınız yoldan dönmeyeceksiniz. Zayıf yanlarınızı bilecek ve onlara yenilmeyeceksiniz. Konformizm çukuruna düşmeyeceksiniz. Sonra da gerçekten emek verecek ve çalışacaksınız. Planla, programla.
Üstteki paragrafı sağlıklı beslenmeye uygularsanız, bu paragraf sizi kilolarıyla sorunu olmayan bir insan haline getirir. Eğitim hayatınıza uygularsanız başarılı bir öğrenci yapar. İş hayatına uygularsanız başarı, kariyer, huzur, mutluluk, kazanç getirir.
İnsanlar hayatlarında hangi işe başlayacaklarsa genellikle inanç safhasını es geçerler. Birçok insan bir projeye, bir okula, bir işe, hayatıyla ilgili yeni bir aşamaya ilk adım attığında, başladığı şeyin heyecanıyla o şeyin içine bir anda gömülür. Yapacağı şeylerle ilgili “beklentilerini” ya hiç kodlamaz ya da farkında olmadan hatalı kodlar. Beklentileri kodlamak dediğimiz şey inanmakla başlar. Yapacağınız şey, niyet ettiğiniz şey neyse onu doğru yapacağınıza, sonucunda harika şeyler olacağına inanın. Beklentilerinize ilişkin inanç dolu kodlar oluşturun. Sonrasında lütfen plan ve programını doğru yaptığınız konuda kararlı olun. Kararlılığınızı olumsuz etkileyecek tuzakları en iyi siz bilirsiniz ve onlardan en iyi siz uzak durabilirsiniz. Yılmayan insanlar başarıların keyfini sürenlerdir. Yılmayan insanlardan olun. Son olarak da samimiyetle emek ve çalışmak. Unutmayın ki samimiyetle verilen hiçbir emek karşılıksız kalmaz.