Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu
Neoliberal Sisteminden “Dijital Sosyal Kapitalizm” ve ‘İnovasyon Ekonomisine’ Geçiş
Yeni dünya düzeni inovasyon ve dijital teknoloji tabanlı yeni bir kalkınma ve gelişim modelini öngörmektedir. İnovasyona, ileri teknolojiye ve girişimciliğe dayalı bu dönüşüm, konvansiyonel üretim ilişkilerini derinden etkilemektedir. Yeni sermaye birikim modelinin adı “Dijital dönüşüm tabanlı inovasyon ekonomisidir”. Dijital teknoloji devriminin neden olduğu Dijital ekonomik ve sosyal dönüşüm , insanlık tarihinin en kapsamlı ve en heyecan verici ekonomik, sosyal, kültürel, toplumsal ve eğitimde değişimi beraberinde getirmektedir.
Kitlesel üretimden esnek üretime ve esnek üretimden kişiselleştirilebilen üretime geçiş internetin geniş kesimlerce kullanılmasıyla birlikte, bilim ve dijital teknoloji çağının, aynı zamanda bireyi özgürleştirici etkisini müjdelemektedir. Küresel rekabette avantaj sağlama stratejisi, artık ucuz işgücü kullanımına veya petrol gibi doğal zenginliklere değil, yeni ürün geliştirebilme kapasitesini ve girişimci potansiyelini içinde barındıran dijital teknoloji bazlı inovasyon ekonomisine, sosyal inovasyona ve yönetimine sahip olmayı gerektirmektedir.
Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde üretimin aktörleri yani devlet-sermaye ve emek inovasyon ve girişimciliği benimsemekte, aynı zamanda yeni bir sosyal inovasyon paradigması, yenilikçi düşünme açısı ve küresel toplumsal ve sosyal gelişim modeli ile tanışmaktadır. Geleceği bilim, inovasyon, girişimcilik ve teknoloji üretimi “gerçekçiliği” temelinde dizayn etmek ve buna bağlı global toplumsal dönüşüm sürecini tamamlamak isteyen ülkeler ‘Dijital Sosyal Kapitalizme’ olarak kavramsallaştıracağım geçiş sürecini en iyi şekilde yönetmek ve bu ekonomik ve sosyal transformasyonu sağlamak için üretim ilişkilerini, tüketim alışkanlıklarını ve toplumsal yapıyı yeniden yapılandırmaktadırlar.
İnovatif, girişimci ve akıllı toplum modelinin ortaya çıkardığı yaratıcı ekonominin, küresel sermayenin talep ettiği formatta yeni insan gücü yetiştirilmesinin ve işgücü piyasalarının yeniden örgütlenmesinin gündeme gelmesine neden olan bu yeni üretim ve tüketim tarzının herkesin yaşamını nasıl sarsabileceğini son yıllarda dijital teknolojinin hayatımızın her alanına dokunuşunda çarpıcı biçimde gözlemlemekteyiz.
İnsanlık tarihi Kapitalist üretim süreçlerinin ilkel varoluş- tarım-sanayi-hizmet-finans-ICT sektörleri arasındaki ekonomik geçişi makinenin icadı birinci sanayi devrimi, makinenin elektrik-elektronik ile sanayileşmeye ivme kazandırması ile oluşan ikinci endüstri devrimi, bilgisayarın icadıyla taçlanan inanılmaz gelişim sonucunda üçüncü endüstri devrimine geçiş ve nihayet baş döndürücü dijital teknoloji devriminin neden olduğu ENDÜSTRİ 4.0 ile sürdürmeye devam etmektedir. Söz konusu Endüstri 4.0’a geçişe de neden olan dijital teknolojiler ve dijital dönüşüm üretim modellerini de zaman içinde dönüşüme zorlamıştır , Kitlesel üretim Fordism’den önce yalın üretime, yalın üretimden şimdide inovasyon ve dijital teknoloji tabanlı kişisel üretim modellerine geçmesine neden olmuştur. Üretimde Endüstri 4.0 (Almanya Menşeli)’a geçiş ve dijital teknolojik ilerleme toplumsal yapıyı da dönüştürmektedir. Bu bağlamda, ilkel avcı toplumdan, tarım toplumuna, tarım toplumundan, sanayi toplumuna, sanayi toplumundan bilgi ve post-modern topluma geçen toplumsal dönüşümü geldiğimiz bu noktada hızla artan küresel sosyal sorunlarla karşı karşıya kalan insanlığın bu sorunlarla mücadele etmek için ortaya koyduğu yeni sosyal çözümü yada oluşumu Toplum.5.0 (japonya patentli) kavramı ile süper akıllı topluma geçiş olarak tanımaktayız. Böylece, Gelişmiş Ülkeler konvensiyonel kapitalist üretim ve sosyal sistemden dijital teknoloji devriminin dönüştürdüğü inovasyon tabanlı yeni ekonomik modeli insanı da merkeze alan yeni bir sosyal inovasyon , sosyal girişimcilik ve sosyal yaşam felsefesi ile yapay zeka, robot ve diğer akıllı sistemlerle şekillenmeye başlayan ekonomi ve üretimi bu süreci yönetecek insan faktörünü de ön plana çıkartan Toplum.5.0 akıllı toplum modeline geçiş ile dengelemeye çalışmaktadır.
Hiç kuşkusuz ki, kapitalizm’in en önemli özelliği sık sık yaşadığı krizler ve bu krizlerden yine üretim faktörlerini ve toplumsal sosyolojik yapıyı yeniden örgütleyerek ve kendi dinamiklerini harekete geçirerek, çıkmasıdır. Bu bağlamda, kolonyalizm-postkolonyalizm, emperyalizm, ulus-devlet, küreselleşme, milliyetçi-ekonomi gibi ekonomik ve sosyal çıktılara yönelik politik çözüm mecraları üzerinde mesafe almaya çalışan kapitalizm artık ciddi bir çıkmaza girdiği için bu sefer insanlık tarihinin ortaya koyduğu en yüksek yaratıcılık ve yetenek düzeylerine ihtiyaç duyulan ve aynı zamanda bilimsel gerçekçiliğe ve bilimsel akıla dayalı dijital bir dönüşüme şahit olmaktadır.
Yeni dünya düzeninin geçmeye çalıştığı ‘Dijital Sosyal Kapitalizm’ dijital ekonomiyi, dijital teknoloji dönüşümünü, mikro ölçekte işletmelerde Endüstri 4.0 uygulamalarını , inovasyon ve teknoloji tabanlı yeni sermaye birikim modelini, makro ekonomide inovasyon ve dijital teknoloji tabanlı büyüme ve kalkınmayı, sosyal inovasyonu, sosyal girişimciliği, toplumsal değişimi, dijital iş ve emek gibi tüm yenilikçi kavramları içermekle birlikte, küresel iş gücü piyasaları açısından ,esas itibariyle, pazar ekonomisinden inovasyon tabanlı dijital ekonomiye ve konvensiyonel sosyal politikadan sosyal inovasyona ve akıllı toplum modeline geçişi temsil etmektedir.