Gürkan Hüryılmaz
GENEL GÖRÜNÜM
Değerli Meslektaşlarımız,
Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda üst kurum kimliği ile hareket eden TÜSMOD olarak, Ekonomist Dergisi tarafından kaleme alınan “Satınalmada Yeni Dönemin Trendleri” başlıklı araştırmada yerimizi aldık. Küresel eğilimlerin Türkiye’ye yansıması, bölgesel fırsatlarla birleşerek özgün bir dönüşüm alanı oluşturuyor. Türkiye’nin coğrafi konumu, üretim kapasitesi ve lojistik avantajı sayesinde, Avrupa için stratejik bir friendshoring merkezi olma potansiyeli 2026’da daha da güçlendiğini düşünüyoruz. TÜSMOD olarak 2026 yılına baktığımızda, satınalma ve tedarik zinciri profesyonellerinin önünde iki temel sorumluluk görüyoruz: etik değerleri koruyarak dijital dönüşümü yönetmek ve sürdürülebilir kalkınmaya liderlik etmek. Bu doğrultuda 2026’da hedefimiz; etik, sorumlu, saygın ve yenilikçi bir ekosistem inşa etmektir. TÜSMOD, bu dönüşümün yalnızca teknolojiyle değil, insan odaklı bir yaklaşımla gerçekleşebileceğine inanıyor. Eğitim, etik standartlar, yerli yazılım çözümleri ve uluslararası iş birlikleriyle Türkiye’nin tedarik zinciri kapasitesini küresel düzeyde güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bu kapsamda, CPOINT Uluslararası Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Zirvesi, ülkemizin küresel tedarik zinciri vizyonu açısından stratejik bir dönüm noktası olacaktır. 29 Kasım’da İstanbul’da, 21 farklı ülkeden satınalma derneklerinin katılımıyla düzenleyeceğimiz bu zirve, Türkiye’nin bölgesel bir “tedarik zinciri yönetim merkezi” olma potansiyelini somutlaştıracaktır. Türkiye’nin üretim gücünü, lojistik kapasitesini ve etik liderliğini dünyaya tanıtacak bir vitrini olacak CPOINT’I Türkiye’nin satınalma ve tedarik zinciri alanında uluslararası etki gücünü artıracak bir küresel buluşma noktası haline getirmeyi hedefliyoruz.
AA haberine göre; Dünya Bankası, küresel emtia fiyatlarının 2026'da 6 yılın en düşük seviyesine gerilemesinin beklendiğini bildirdi. Emtia Piyasaları Görünüm Raporu'nun ekim sayısını yayımladı. Raporda, emtia fiyatlarının 2026'da 6 yılın en düşük seviyesine gerilemesinin beklendiğini ve bunun fiyatların art arda dördüncü yıl da düşmesi anlamına geldiği belirtildi. Emtia fiyatlarının bu yıl ve gelecek yıl %7'şer gerilemesinin öngörüldüğü kaydedilen raporda, zayıf küresel ekonomik büyüme, artan petrol fazlası ve süregelen politika belirsizliğinin bu düşüşte etkili olduğu aktarıldı. Raporda, düşen enerji fiyatlarının küresel enflasyonun hafiflemesine yardımcı olurken, pirinç ve buğday fiyatlarındaki düşüşün bazı gelişmekte olan ülkelerde gıda fiyatlarının daha uygun hale gelmesine katkıda bulunduğu belirtildi. Son düşüşlere rağmen emtia fiyatlarının hala pandemi öncesi seviyelerin üzerinde olduğuna işaret edilen raporda, 2025 ve 2026 yıllarında fiyatların 2019'daki seviyelerinin sırasıyla %23 ve %14 üzerinde kalmasının beklendiği kaydedildi. Raporda, küresel petrol fazlasının bu yıl önemli ölçüde arttığı, bu fazlanın gelecek yıl 2020'deki son zirvenin %65 üzerine çıkmasının beklendiği aktarıldı. Elektrikli ve hibrit araçlara olan talebin artması, Çin'de petrol tüketiminin durağanlaşmasıyla küresel petrol talebinin daha yavaş arttığı belirtilen raporda, Brent tipi ham petrolün fiyatının bu yıl varil başına ortalama 68 dolardan 2026'da 60 dolara düşmesinin tahmin edildiği, bunun 5 yılın en düşük seviyesi olacağı kaydedildi. Raporda, genel olarak enerji fiyatlarının 2025'te %12, 2026'da ise %10 gerilemesinin beklendiği aktarıldı. Gıda fiyatlarının da gerilediğine dikkat çekilen raporda, 2025'te %6,1, 2026'da ise %0,3'lük düşüş öngörüldüğü belirtildi. Raporda, rekor üretim ve ticaret gerilimleri nedeniyle soya fasulyesi fiyatlarının bu yıl düştüğü, gelecek iki yılda dengelenmesinin beklendiği, kahve ve kakao fiyatlarının ise arz koşullarının iyileşmesiyle 2026'da gerilemesinin öngörüldüğü kaydedildi. Gübre fiyatlarının girdi maliyetlerindeki artış ve ticaret kısıtlamalarının yansıması olarak 2025'te %21 artmasının, 2026'da ise %5 gerilemesinin beklendiği belirtilen raporda, bu yılki artışın çiftçilerin kar marjlarını daraltmasının ve gelecekteki mahsul verimine ilişkin endişeleri artırmasının muhtemel olduğu ifade edildi. Raporda, kıymetli metallerin ise bu yıl rekor seviyelere ulaştığına işaret edilerek, güvenli liman varlıklara olan talep ve merkez bankalarının alımlarının bu yükselişi desteklediği aktarıldı. Ekonomik belirsizlik dönemlerinde güvenli liman olarak görülen altının fiyatının 2025'te %42 artmasının beklendiği belirtilen raporda, gelecek yıl da %5 artarak 2015-2019 ortalamasının neredeyse 2 katına çıkacağının tahmin edildiği kaydedildi. Raporda, gümüş fiyatlarının da bu yıl %34 artarak rekor bir yıllık ortalamaya ulaşmasının ve 2026'da da %8 artmasının beklendiği belirtildi. Dünya Bankasının raporunda, tahmin dönemi boyunca küresel büyüme zayıf kalır, ticaret gerilimleri ve politika belirsizlikleri uzun sürerse emtia fiyatlarının beklenenden daha fazla düşebileceği ifade edildi. IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nun ekim sayısını "Küresel Ekonomi Değişim İçinde, Beklentiler Sönük Kalmaya Devam Ediyor" başlığıyla yayımladı. Raporda, küresel ekonomik büyümenin 2024'teki %3,3 seviyesinden 2025'te %3,2'ye ve 2026'da %3,1'e yavaşlamasının öngörüldüğü belirtildi. Bu yıla ilişkin küresel ekonomik büyüme beklentisinde temmuz ayındaki tahminlerine kıyasla yukarı yönlü revizyona giden IMF, 2026 yılına yönelik tahminini ise sabit tuttu. Fon, temmuz ayındaki tahminlerinde dünya ekonomisinin bu yıl %3 büyümesini öngörmüştü. Raporda, ticaret politikası belirsizliğinin ticaret ortakları arasında net, şeffaf ve kalıcı anlaşmaların olmaması nedeniyle yüksek seviyede kalmaya devam ettiği ve odağın nihai tarife düzeyinden, bunların fiyatlar, yatırımlar ve tüketim üzerindeki etkisine kaymaya başladığı ifade edildi. Şu ana kadar daha korumacı ticaret önlemlerinin ekonomik faaliyet ve fiyatlar üzerindeki etkisinin sınırlı olduğu belirtilen raporda, yılın ilk yarısında büyümenin dayanıklılığını koruduğu aktarıldı. Raporda, enflasyonun ise daha karışık sinyaller verdiği, küresel ölçekte manşet ve çekirdek enflasyonun hafifçe yükseldiği kaydedildi. Korumacı önlemlerin olumsuz etkilerinin görülmeye başladığına dair artan işaretler olduğuna değinilen raporda, ticaret politikası belirsizliğinin 2025 ve 2026 boyunca yüksek seviyede kalmaya devam etmesinin beklendiği aktarıldı. Raporda, küresel ekonomi daha parçalanmış bir manzaraya doğru kayarken görünüme yönelik risklerin arttığı kaydedildi.
Ülkelerin ekonomik büyüme tahminlerinin de paylaşıldığı raporda, Türkiye ekonomisinin bu yıl ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminlerinde yukarı yönlü revizyona gidildiği aktarıldı. Raporda, Türkiye ekonomisinin bu yıl %3,5, gelecek yıl %3,7 büyümesinin beklendiği bildirildi. IMF, temmuz ayındaki tahminlerinde Türkiye ekonomisinin bu yıl %3, gelecek %3,3 büyümesini öngörmüştü. Raporda, ABD ekonomisine ilişkin büyüme beklentisinin bu yıl için %1,9'dan %2'ye, 2026 yılı için %2'den %2,1'e çıkarıldığı belirtildi. Avro Bölgesi ekonomisine ilişkin büyüme tahmininin bu yıl için %1'den %1,2'ye çıkarıldığı kaydedilen raporda, bölge ekonomisinin gelecek yıla ilişkin büyüme tahmininin ise %1,2'den %1,1'e çekildiği aktarıldı. Japonya ekonomisinin büyüme tahmininin de bu yıl için %0,7'den %1,1'e ve gelecek yıl için %0,5'ten %0,6'ya çıkarıldığı raporda; yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülke ekonomileri grubunda ise Çin ekonomisine ilişkin büyüme beklentisinin bu yıl için %4,8 ve gelecek yıl için %4,2 olarak korunduğu aktarıldı. Hindistan ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahmininin %6,4'ten %6,6'ya çıkarıldığı belirtilen raporda, gelecek yıl için %6,4'ten %6,2'ye indirildiği kaydedildi. Raporda, Rusya ekonomisine ilişkin büyüme tahmininin ise bu yıl için %0,9'dan %0,6'ya indirilirken, gelecek yıl için %1 olarak tutulduğu belirtildi.
Ekonomi Gazetesi haberine göre; Küresel emtia piyasaları yılın sonuna güçlü bir momentumla giriyor. 19 ürünü izleyen CRB Endeksi geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %11,5 artışla son üç yılın zirvesine yakın seyrediyor. Bloomberg Emtia Toplam Getiri Endeksi de yılbaşından bu yana %13 kazanç sağladı. 2026’ya ilişkin beklentiler, hem jeopolitik gerilimler hem de ekonomik belirsizlikler nedeniyle son derece karmaşık bir tablo çiziyor. Uzmanlara göre bir süre hız kestikten sonra değerli metaller yeni yılda yükselişini sürdürecek fakat ralli bakır ve alüminyum gibi endüstriyel metallere doğru genişleyecek. Fed’in gevşeyen politikaları, zayıflayan dolar ve ABD’nin yeni mali teşviklerinin reel ekonomiye yansımasıyla emtia piyasaları 2026’da dönüşüme sahne olabilir. Citi Research’ün “Küresel Emtia Görünümü 2026” başlıklı raporuna göre, altın ve gümüşteki boğa piyasası sürse de, bu ralli kademeli olarak bakır ve alüminyuma kayacak. Altın fiyatları için bankanın yeni tahmini ons başına 4.000 dolar seviyesinde. 1980’lerdeki petrol krizi sonrası görülen düzeyleri bile aşan yatırım talebi, metalin hem döngüsel hem yapısal bir destek bulduğunu gösteriyor. Gümüş ise hem yatırım aracı hem de sanayi girdisi olarak bu trendin bir parçası olmayı sürdürüyor. Buna karşılık, Brent petrol için görünüm daha ılımlı. Citi, fiyatların yıl sonunda 60 dolar, 2026 ortalamasında ise 62 dolar civarında dengeleneceğini öngörüyor. OPEC+ üretim artışları ve Çin’in yüksek stokları, fiyatların üst bandını sınırlıyor. En büyük aşağı yönlü risk, Rusya-Ukrayna geriliminin azalması; yukarı yönlü risk ise yeni yaptırımların devreye girmesi olarak görülüyor. 2026’nın ilk yarısında finansal teşviklerin devreye girmesiyle birlikte küresel büyümenin toparlanacağı; enerji, savunma ve teknoloji sektörlerinde metale dayalı talebin güçleneceği öngörülüyor. Bu senaryo, yatırımcılar için “değerli metallerden endüstriyellere geçiş yılı” olarak tanımlanıyor. Endüstriyel metallerde, enerji dönüşümü ve yapay zeka yatırımlarının etkisiyle yeni bir talep dalgası bekleniyor. Bakırın 2026’da ton başına 12.000 dolar, alüminyumun ise %30-50 arası artışla yeni rekorlara ulaşması öngörülüyor. ABD’nin ara seçimler öncesinde büyümeyi destekleyici politikalar izlemesi, bu metalleri ön plana çıkaracak temel faktör olarak değerlendiriliyor. Enerji cephesinde uranyum fiyatlarının 2026 sonuna kadar pound başına 100 dolar seviyesine çıkması bekleniyor. Nükleer enerjiye dönüş ve arz sıkıntıları fiyatları yukarı taşıyor. Paladyumda ise ABD’nin “Kritik Mineraller Bölüm 232” kapsamındaki olası tarifelerinin etkisi henüz fiyatlara tam yansımış değil; analistler burada kısa vadeli bir yukarı potansiyele işaret ediyor. Tarım emtialarında tablo daha sakin. Arabica kahve fiyatlarının, rekor üretim nedeniyle pound başına 3 doların altına gerilemesi bekleniyor. Arabica kahve vadeli işlemleri, olumlu temel göstergelerin devam etmesiyle Ekim ayı başından bu yana pound başına 4 dolar civarında dalgalanıyor. Citi’ye göre fi yatlarda ciddi bir düşüş gündeme gelebilir. Öte yandan, Avrupa karbon piyasasında AB Emisyon Tahsisatları (EUA) fiyatlarının ton başına 95 euro seviyesine çıkabileceği öngörülüyor. Citi Research’ün temel senaryosuna göre küresel büyüme ılımlı biçimde toparlansa da, analistler “güçlü dolar – zayıf emtia” döngüsünün yeniden başlaması ihtimalini göz ardı etmiyor. Alternatif senaryo, 2026’da finansal koşulların yeniden sıkılaşması ve Fed’in faiz indirimlerini ertelemesi üzerine kuruluyor. Bu durumda dolar endeksi güçlenir, sermaye akışları gelişmiş piyasalara yönelir ve emtialar üzerindeki yukarı baskı zayıflar. Altın 3.200 dolar, gümüş ise %15’e varan düşüşle gerileyebilir. Küresel büyümenin yavaşlaması halinde, bakır fiyatlarının 10.000 dolar, alüminyumun ise 2.100 dolar seviyelerine çekilmesi olası. Brent petrolün 50 doların altına sarkması, enerji üreticileri için ciddi gelir kaybı yaratabilir. Karbonsuzlaşma yatırımlarının ertelenmesi durumunda EUA fiyatları 80 euroya kadar düşebilir. Bu senaryoda, yatırımcılar güvenli limanlara yönelirken emtia piyasaları zayıf talep ve güçlü dolar arasında sıkışabilir.
İstanbul Ticaret Gazetesi haberine göre; Elektrikli araçlara (EV) olan talebin hızla artması, pil üretiminde kullanılan kritik hammaddelerden kobalta yönelik harcamaları da rekor seviyelere taşıdı. Adamas Intelligence verilerine göre, 2025’in ilk sekiz ayında küresel otomobil üreticilerinin bataryalarda kullandığı kobaltın değeri yaklaşık 13 milyar dolara ulaştı. Bu tutar, geçen yılın aynı dönemine göre %51 artış anlamına geliyor. Kobalt, özellikle NCM (nikel-kobalt-mangan) tipi bataryalarda enerji yoğunluğunu artırdığı için elektrikli araç üretiminde önemli rol oynuyor. Ancak son dönemde fiyatlarda yaşanan sert yükseliş, üreticileri maliyet baskısıyla karşı karşıya bırakıyor. Çin’de bataryalarda kullanılan kobalt sülfatının tonu eylül itibarıyla 7 bin 775 dolara çıktı. Bu rakam, yılın başına göre %120’ye yakın bir artışa işaret ediyor. Otomobil üreticileri arasında pil kobaltına en fazla harcama yapan şirket Volkswagen Grubu oldu. Audi, Skoda, Porsche ve Cupra markalarını da kapsayan grup, 2025’in ilk sekiz ayında kobalt için 150,5 milyon dolar harcadı. Bu miktar, bir önceki yıla göre yüzde 110’un üzerinde artış anlamına geliyor. Volkswagen’i, Volvo ve Polestar markalarını bünyesinde bulunduran Çinli Geely Grubu 106,2 milyon dolar ile izledi. Üçüncü sırada yer alan Tesla ise aynı dönemde 94,1 milyon dolar kobalt harcaması yaptı. Kobalt fiyatlarındaki artış, üreticileri daha az kobalt içeren batarya kimyalarına yöneltiyor. Tesla, bataryalarının yaklaşık %44’ünde LFP (lityum-demir-fosfat) teknolojisini kullanıyor. Bu bataryalar daha ucuz ve kobalt içermediği için tedarik riskini azaltıyor. Ancak enerji yoğunlukları NCM bataryalara göre daha düşük. Kobalt içermeyen LFP batarya teknolojilerinin popülerliği artsa da, rapor, özellikle uzun menzil ve yüksek performans sunan NCM ve NCA gibi nikel bazlı batarya kimyaları için kobaltın hala vazgeçilmez bir ham madde olduğunu teyit ediyor. Bu durum, otomotiv sektörünün kobalta olan milyarlarca dolarlık bağımlılığının bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. Küresel kobalt arzının yaklaşık %80’i Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden sağlanıyor. Ülkede uygulanan yeni kota sistemi ve jeopolitik riskler, fiyatlarda yükseliş ve tedarik zincirinde kırılma olasılığını artırıyor. Bu durum, otomotiv üreticilerinin maliyet planlarını zorlaştırırken, alternatif batarya teknolojilerine geçişi hızlandırabilir.
Tüm bu gelişmeler altında, emtia fiyat analizleri aşağıdaki şekilde ele alınmıştır.
Selamlarım ve saygılarımla.
Metal-Demir-Çelik:
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Bakır fiyatları Ekim ayını %6.29’luk artış ile 10.948 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Bakır Stokları ise aynı ay için %5.89’luk azalış gösterdi. Ekonomim haberine göre; Çin'den gelen iyimser ekonomik veriler ve ABD Senatosu'ndaki olumlu gelişmeler, küresel piyasalarda bakır fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Özellikle Ekim ayı üretici ve tüketici fiyat endekslerinde gözlemlenen iyileşme, metal piyasalarında büyüme beklentilerini güçlendirdi. Investing haberine göre; Bakır fiyatları, Çin’den gelen zayıf talep endişeleri nedeniyle sadece %0,12’lik sınırlı bir artışla seyrini sürdürdü. ABD-Çin ticaret gerilimlerinin hafiflemesi ve devam eden tedarik kesintileri olumlu bir hava yaratmış olsa da, güçlenen dolar ve artan stoklar metal üzerinde baskı oluşturuyor. Arz tarafında ise, Endonezya, Şili ve Afrika’da kesintiler devam ediyor ve bu durum Glencore ile Anglo American gibi büyük madencilerin 2025 yılının ilk dokuz ayındaki bakır üretimini düşürmesine yol açıyor. Mevcut açıklara rağmen, Goldman Sachs, 2026 yılı için bakır piyasasında küçük bir fazlalık öngörerek fiyatın 10.500 dolar/ton olacağını tahmin ediyor. FXStreet analistlerine göre; Bakır fiyatı, Commerzbank FX ve Emtia Araştırmaları Başkanı Thu Lan Nguyen'in belirttiğine göre, ekim ayının sonunda ton başına 11.000$'ın biraz üzerinde olan tarihi zirvesinden önemli ölçüde düştü. Analistlere göre; bu sağlıklı bir düzeltmeyi temsil ediyor, çünkü arz endişeleri, metal üretimini yavaşlatabilecek herhangi bir hammadde kıtlığına dair net bir gösterge olmaksızın çok ileri gitmişti. Gümrük otoritelerinden alınan verilere göre, ekim ayında Çin'in Bakır cevheri ithalatı üst üste ikinci ayda da düştü. Ancak, hala yüksek bir seviyede bulunuyorlar. Genel olarak, bu yılki ithalat, geçen yılın seviyesinin yaklaşık %7 üzerinde. Bu, Bakır üretiminin en azından şimdilik yüksek kalmaya devam edeceğini, hatta önemli ölçüde daha fazla genişlemese bile, göstermektedir. Aynı zamanda, işlenmemiş Bakır ve Bakır ürünlerinin devam eden düşük ithalatı, yurtiçi üretimin ötesinde Bakır'a sınırlı bir talep olduğunu göstermektedir. Ticaret Bakanlığı raporuna göre; dünyanın en büyük bakır üreticisi olan Şili Devletine ait bakır madenciliği firması Codelco, 2025 yılının ilk dokuz ayındaki yüksek üretim rakamlarına karşılık 2025 yılının tümü için üretim rakamı öngörüsünü aşağı yönlü revize etti. Söz konusu firma, 2025 yılı için belirlemiş olduğu 1,34– 1,37 milyon metrik ton üretim rakamı aralığı öngörüsünü 1,31 – 1,34 milyon metrik ton olarak aşağı çekmekle birlikte, geçen yılın toplam üretim rakamı olan 1,321 milyon tonun üzerinde bakır üretimi geçekleştirmeyi hedefliyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Alüminyum fiyatları Ekim ayını %5.86’lık artış ile 2.825 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Alüminyum Stokları ise aynı ay için %10.50’lik azalış gösterdi. BloombergHT haberine göre; Alüminyum fiyatları, ABD ile Çin arasındaki ticari gerilimin azalması ardından Mayıs 2022'den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Uzmanlara göre; Fiyatlar, ABD-Çin ticari ilişkilerinin iyileşmesi ve Çin'in Rusya'dan daha ucuz alüminyum ithalatının artması nedeniyle yükseldi. Çin'in önemli üretimi ve LME hisselerinde son zamanlarda yaşanan büyük toparlanma nedeniyle fiyatların daha fazla toparlanması sınırlı. Commerzbank AG döviz ve emtia araştırma başkanı Thu Lan Nguyen bir raporda, “Bu, alüminyum talebinin son zamanlarda güçlü olduğunu kanıtladığı en önemli satış pazarı olan Çin için ekonomik riskleri azaltıyor” dedi. Nguyen, “Ancak, Washington ve Pekin’deki hükümetler arasındaki müzakerelerde son zamanlarda kaydedilen ilerlemenin ardından daha olumlu talep görünümünün, daha yüksek alüminyum fiyatının tek nedeni olması pek olası değil” diye ekledi.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Nikel fiyatları Ekim ayını %0.36’lık azalış ile 15.020 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Nikel Stokları ise aynı ay için %8.79’luk artış gösterdi. Outokumpu paslanmaz çelik Kasım 2025 prim fiyatlarını; 430 kalite için 9 EUR/ton artış, 304 kalite için 31 EUR/ton artış ve 316 kalite için 8 EUR/ton artış ile açıkladı. Investing haberine göre; Japonya’nın en büyük nikel eritme şirketi Sumitomo Metal Mining (SMM), Endonezya’daki üretim artışının sürmesi nedeniyle küresel nikel piyasasının gelecek yıl üst üste üçüncü kez arz fazlası vermesinin beklendiğini açıkladı. SMM’nin yarıyıl piyasa görünümüne göre, 2026’da arz fazlası 256.000 ton olarak öngörülüyor; bu rakam 2025’teki 263.000 tonluk fazlanın biraz altında. Endonezya’nın düşük kaliteli nikel dökme demir (NPI) üretiminin 2026’da %4,1 artarak 1,76 milyon tona, 2025’te ise %10,3 yükselmesi bekleniyor. SMM, 2026’da küresel nikel talebinin %2,4 artışla 3,52 milyon tona, arzın ise %2 artışla 3,78 milyon tona ulaşacağını tahmin ediyor. Genel Müdür Shirou Imai, ABD tarifelerinin talep üzerinde önemli bir etkisinin olmayacağını belirtti. Imai, “Talep artışı 2025’e benzer şekilde paslanmaz çelik tarafından desteklenecek, batarya talebi ise yavaş seyredecek” dedi. Nikel, ağırlıklı olarak paslanmaz çelik üretiminde kullanılırken, aynı zamanda elektrikli araç (EV) bataryalarında da önemli bir bileşen. Imai, Çin’in LFP teknolojisi ihracatını kısıtlamasıyla geleneksel nikel bazlı EV pillerine yönelik talebin uzun vadede yeniden güçlenmesini beklediklerini söyledi. Ekonomi Gazetesine göre; Nikel fiyatları, 2025’in son çeyreğinde arz fazlası endişeleriyle baskı altında kalmaya devam ediyor. Özellikle Endonezya kaynaklı üretim artışı, dengeleri bozuyor. Paslanmaz çelik talebinde toparlanma sinyalleri görülse de pil sektöründeki kaymalar ve ticaret politikalarındaki belirsizlik, nikelin yönünü muğlaklaştırıyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Çinko fiyatları Ekim ayını %4.27’lik artış ile 3.139 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Çinko Stokları ise aynı ay için %14.77’lik azalış gösterdi. Uluslararası Kurşun ve Çinko Çalışma Grubu (ILZSG) analistlerine göre; küresel rafine çinko talebinin 2025 yılında %1,1 artarak 13,71 milyon mt'a, 2026 yılında ise %1 artarak 13,86 milyon mt'a ulaşması bekleniyor. Küresel rafine çinko metal üretiminin 2025 yılında %2,7 artarak 13,8 milyon mt'a ulaşması öngörülüyor. Küresel çinko üretiminin 2026 yılında %2,4 artarak 14,13 milyon mt'a ulaşması öngörülüyor. Küresel rafine çinko arzının 2025 yılında talebi aşması ve 85.000 mt'luk bir fazlalık öngörülüyor. 2026 yılında rafine çinko metal fazlasının 271.000 mt'a ulaşması bekleniyor. ILZSG, Brezilya, Kanada, Norveç ve Çin'de çinko konsantresi arzındaki artış nedeniyle küresel çinko üretiminin 2026 yılında artacağını belirtti. Üretimde artış bekleniyor. Rusya'da yeni inşa edilen Verkhny Ufaley izabe tesisi de üretimi artıracak. ILZSG, 2023 ve 2024'teki düşüşlerin ardından, küresel çinko madeni üretiminin 2025 yılında %4,6 artarak 12,51 milyon mt'a ulaşmasının beklendiğini, bunun temel olarak Çin dışındaki üretimdeki %5'lik artıştan kaynaklandığını belirtti.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Kurşun fiyatları Ekim ayını %1.43’lük artış ile 1.985 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Kurşun Stokları ise aynı ay için %1.75’lik artış gösterdi. Aynı dönem için LME Kalay fiyatları %2.01’lik artış ile 35.995 dolar/ton olurken, LME Kalay stokları %1.45’lik artış gösterdi. Uluslararası Kurşun ve Çinko Çalışma Grubu (ILZSG) analistleri; 2025 yılında küresel rafine kurşun arzının talebi 91.000 mt aşacağını öngörüyor. 2026 yılında küresel rafine kurşun fazlasının biraz daha artarak 102.000 mt'a ulaşması bekleniyor. ILZSG, küresel rafine kurşun talebinin bu yıl %1,8 artarak 13,25 milyon mt'a, 2026 yılında ise %0,9 artarak 13,37 milyon mt'a ulaşacağını öngörüyor. Küresel rafine kurşun üretiminin 2025 yılında %2 artarak 13,34 milyon mt'a, 2026 yılında ise %1 artarak 13,47 milyon mt'a ulaşması bekleniyor. Küresel kurşun madeni arzının 2025 yılında %0,7 artarak 4,57 milyon mt'a, 2026 yılında ise %2,2 artarak 4,67 milyon mt'a ulaşması bekleniyor. 2026 yılındaki arz artışı, Avrupa, Çin, Avustralya ve ABD'deki üretimdeki toparlanmadan kaynaklanacak. Citi, piyasanın kısa vadeli talep endişelerinin ötesine geçip daha sıkı bir arz tablosuna doğru yönelmeye başladığını savunarak hem bakır hem de kalay konusunda daha iyimser bir tavır takındı. Citi, yapısal ve döngüsel desteklerin aynı karışımını gerekçe göstererek, 2026 yılına kadar kalay fiyatları için ton başına 40.000 dolar hedefini belirliyor. Elektronik ve yenilenebilir enerjiye olan talep artmaya devam ederken, yeni arz zayıf kalmaya devam ediyor.
Demir Cevheri fiyatları, Ekim ayında %2.91’lik artış göstererek 106 dolar/ton seviyesine yükseldi. LME Çelik Hurda CFR Türkiye (Platts) fiyatları Ekim ayında %1.60’lık artış kaydederken, son 12 aylık değişimi %6.93 azalış yönlü oldu. LME İnşaat Çeliği FOB Türkiye (Platts) fiyatları ise Ekim ayında %0.74 oranında artarken, son 12 aylık değişim ise %7.52 azalış yönlü oldu. Bloomberg'ün haberine göre ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs Group Inc., makroekonomik göstergelerin desteği, stoklarda yaşanan düşüş ve Çin'in çelik üretiminin güçlü kalmaya devam etmesi doğrultusunda 2026 yılı için demir cevheri fiyat tahminini 93$/mt seviyesine yükseltti. SteelOrbis tarafından kalem alındığı üzere; Goldman Sachs, yeni fiyat tahmininin bir önceki tahminine kıyasla 5$/mt artmış olmasına rağmen mevcut vadeli demir cevheri fiyatlarının altında yer almaya devam ettiğine dikkat çekti. Aurelia Waltham başta olmak üzere analistlere göre demir cevheri piyasasında arz, Çin’de pik demir üretiminin yüksek olmasına, liman stoklarının değişmemesine ve yuanın değer kazanmasına bağlı olarak son aylarda beklenenden daha çok düştü. Singapur Borsasında vadeli demir cevheri fiyatları, Çin’in kapasite fazlasını azaltmaya ilişkin açıkladığı yeni önlemlerin ardından Haziran ortasında kaydedilen düşük seviyelere kıyasla %15 artışla yaklaşık 106,45$/mt seviyesine çıktı. Yıl başından bu yana ise fiyatlar ortalama 101$/mt seviyesinde yer aldı. Goldman Sachs, fiyat tahminini yukarı yönlü revize etmesine rağmen görünümün halen olumsuz olduğunu belirtti. Çin çelik piyasasındaki kapasite fazlası sebebiyle demir cevheri fiyatlarının 2026 yılının dördüncü çeyreğine kadar 88$/mt seviyesine düşmesini beklediğini aktardı. Ancak söz konusu seviyenin, bir önceki tahmini olan 80$/mt’a kıyasla arttığını söyledi. Öte yandan banka, Çin’in net çelik ihracatının zirveye ulaştığını ve gayrimenkul piyasasında uzun süredir devam eden aşağı yönlü hareket sebebiyle yerel çelik talebinin halen zayıf olduğu belirterek, bu faktörlerin 2026 yılında ham çelik üretimini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu. Arz tarafına değinen Goldman Sachs, mevcut çeyrekte küresel demir cevheri sevkiyatlarının %15 arttığına dikkat çekti. Bu durumun limanlardaki stokların yükselmesine ve 2026 yılı boyunca yüksek seviyelerde kalmasına yol açarak fiyatlar üzerindeki aşağı yönlü baskıyı artıracağını ekledi.
Plastik ve Kauçuk:
TÜSMOD Plastik Fiyat Endeksi Ekim ayında %0.23 azalış gösterirken, 2025 yılı değişimi %3.00 azalış ve son 12 aylık değişim %3.06 azalış yönlü oldu. PS %3.03’lük azalış ile fiyatı en çok düşen plastik olurken, bunu %2.46 düşüş ile PP ve %2.34’lük düşüş ile PE izledi. PET ise %6.41 ile Ekim ayında fiyatı en çok artan plastik oldu. Chemorbis haberlerine göre; 2025 yılının son çeyreği başlarken, başlıca tedarikçiler Türkiye’de yeni fiyat indirimleri uyguladı ve süregelen mali baskılar hem resin hem de türev piyasalar üzerinde baskı kurdu. Bol arz ve global piyasalardaki ivme eksikliği havayı daha da zayıflatarak, Türkiye’de alıcıların bu ay daha düşük karşı teklifler vermesine neden oldu. Birçok oyuncunun, Almanya’da (8-15 Ekim) düzenlenen K 2025 fuarına katılmak için piyasadan ayrılması da yavaşlıkta rol oynadı. Suudi Arabistan malı PP rafya için CIF 850$/ton seviyesindeki alış hedefleri Ekim ortasından önce gerçek tekliflere dönüşürken, talep durgun kaldı. PP elyaf için, teklifler alt sınırda CIF 900$/ton eşiğinin altını kırdı ve bir satıcı birkaç işleyiciyle %6,5 gümrük vergisine tabi 880$/tondan işlem gerçekleştirdi. Güney Kore mallarının azalan işletim oranları ve bölgedeki tatiller nedeniyle 4. çeyrek başlarken piyasadan çekildiği görülüyor. Buna rağmen, üreticilerde rahat olan Suudi ve Rus stokları PP üzerindeki baskıyı sürdürdü. Ayrıca belirli türev segmentlerde talep yavaş seyrediyor. Benzer şekilde, PP blok kopolimer enj. aralığı alt sınırda CIF 950$/ton eşiğinin altına geriledi. Bazı Suudi Arabistanlı tedarikçiler satışları canlandırmak için 920$/ton kadar düşük fiyatlardan işlemler gerçekleştirdi. Orta Doğu’dan Ekim PE fiyatları, bölgedeki bazı üreticilerin fiyat açıklamamasına rağmen, özellikle LAYPE C4 film için Amerikan mallarının baskısı altında kaldı. AYPE film alt sınırda CIF Türkiye 1050$/tonun altına düşerken, LAYPE C4 film ve YYPE film neredeyse 900$/ton eşiğine dayandı. Elyaf piyasası, petrol fiyatlarının bugünkünden çok daha düşük olduğu ve talebin pandemi sonrası dönemde keskin bir şekilde toparlanmaya başladığı Nisan 2020’de 815$/tona kadar inip yukarı dönmüştü. Homo PP enjeksiyon fiyatları da, beş yıl önce petrolün tarihi düşüklerde işlem gördüğü aynı dönemde 815$/ton civarında dip yapmıştı. Ekim 2025’te, PP blok kopolimer enjeksiyon fiyatları, haftalık ortalamada Nisan 2020’deki 935$/tonluk dip seviyenin hafif altına inerek tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi. Oysa Brent, şimdilerde beş yıl önceki seviyenin iki katını aşan bir fiyattan işlem görüyor. Türkiye, 2025 yılının son aylarına girmişken dip yaklaşıyor olabilir. Brent petrol fiyatları en az ikiye katlanmış olsa da, ithal PP teklifleri Nisan 2020’deki pandemi diplerinin hafif altında yer alıyor ve bu da satıcıların fiyatları düşürme paylarını büyük ölçüde tüketmiş olabileceğini gösteriyor. Yine de Avrupa, Hindistan ve Çin gibi diğer piyasalarda faaliyetler canlanmadıkça Kasım ayında ilave düşüşler yaşanması ihtimali göz ardı edilemez. PE için, haftalık Orta Doğu ortalamaları son yılların en düşük seviyelerine geriledi, ancak pandemi dönemindeki diplerin halen üzerinde. LAYPE ve YYPE, yıl sonu durgunluğu nedeniyle Kasım ayında ilave düşüşler görebilir, Aralık ayında ABD’nin PE fiyat politikasına bağlı olarak stabilize olabilir. Yine de, süregelen arz fazlası ve zayıf nihai kullanıcı talebi nedeniyle 2026’nın 1. çeyreğinden evvel toparlanma zor görünüyor. Avrupa PP ve PE piyasaları, Kasım ayını stabil veya gevşeme eğilimli açtı. Her iki ürün için de fiyatların 2020’den bu yana en düşük seviyelerine gerilemesinin ardından, düşüşlerin önceki aylara kıyasla yavaşladığı görüldü. Bazı türler belirli eşiklerin altını kırarken, birkaç tedarikçi ilk tekliflerinde stabil seviyeler talep ederek düşüşü durdurmaya çalıştı. Asya’da stirenik piyasaları, hem ABS hem de PS fiyatlarının kayıplarını artırması veya son yılların en düşüklerinde stabilize olmasıyla Ekim ayını bir süredir devam eden aşağı yönlü baskı altında kapattı. Çin’de, ithal ABS fiyatları yaklaşık beş buçuk yılın en düşük seviyelerine gerilerken, PS değerleri azalan maliyet desteği ve durgun türev talep karşısında önemli psikolojik eşiklerin altını kırdı. Güneydoğu Asya’da, fiyatlar çoğunlukla değişmese de alıcıların yalnızca ihtiyaç bazlı alım yapmasından dolayı hava kırılgan kaldı.
Enerji ve Petrol:
Boru Hatları İle Petrol Taşıma AŞ’nin (BOTAŞ), internet sitesinde Kasım ayı için doğalgaz satış tarifesi yayımlanmadı. En son 2 Temmuz 2025 tarihinde fiyat güncellemesi yapan BOTAŞ’ın fiyat açıklamaması Son iki ayda olduğu gibi Kasım ayı için de tarifede bir değişiklik olmayacağı şeklinde yorumlandı. Elektrik fiyatları için EPDK tarafından Ekim ayı için de yeni bir bildirim yapılmadı. Son bildirim 27 Mart’ya yapılmış ve 5 Nisan’dan itibaren geçerli tarife tabloları açıklanmıştı. Yurtiçi pompa fiyatları Ekim ayında Motorin için %1.84 artarken, Benzin için %0.56 artış gösterdi. Buna göre yurtiçinde 2025 yılı ortalama fiyat değişimi %22.88 artış yönlü oldu. AA haberine göre; ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA), küresel petrol piyasalarındaki gelişmeleri dikkate alarak, bu yıl ve gelecek yıl için ortalama petrol fiyatı tahminini yukarı yönlü revize etti. EIA'nın "Ekim 2025 Kısa Dönem Enerji Görünümü Raporu"na göre, petrol fiyatları, küresel petrol stoklarındaki artışa rağmen son aylarda istikrarlı seyretti. Fiyatların istikrarlı seyrinde, arz artışının oluşturduğu baskıyı dengeleyen birkaç faktör etkili oldu. Raporda, bunlardan birinin Çin'in stratejik petrol stoklarında artış olduğu ifade edildi. Çin stok verilerini açıklamasa da ithalat, ihracat ve rafinaj verilerine dayanarak bu yıl önemli miktarda stok biriktirdiği ve bu durumun fiyatlardaki düşüş baskısını sınırlamış olabileceği değerlendiriliyor. Ayrıca yaz aylarında küresel petrol talebinin tahminlerden daha yüksek olması fiyat istikrarını destekleyen diğer unsurlar arasında yer alıyor. Bu çerçevede, bu yıl için Brent türü ham petrolün ortalama varil fiyatının 68,64 dolar seviyesinde olacağı öngörülüyor. Fiyat, önceki raporda 67,80 dolar olarak tahmin edilmişti. Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün ortalama varil fiyatının ise 65 dolar olacağı değerlendiriliyor. WTI için geçen ay yapılan fiyat tahmini 64,16 dolardı. Öte yandan, arz artışı ve talep döneminin sona ermesiyle küresel petrol stoklarının yılın son çeyreğinde günlük ortalama 2,6 milyon varil artması bekleniyor. Bu durumun gelecek aylarda ham petrol fiyatlarında düşüşe yol açacağı tahmin ediliyor. Gelecek yılın ilk çeyreğinde stok artışlarının günlük ortalama 2,7 milyon varili aşacağı öngörülüyor. Ancak sonraki aylarda küresel talebin artması ve petrol üretim büyümesinin bir miktar gerilemesiyle stok artışlarının yavaşlaması bekleniyor. Bu çerçevede, 2026 yılı için ortalama varil fiyatı Brent petrolde 52,16 dolar, WTI'da 48,50 dolar olarak tahmin ediliyor. Önceki raporda, Brent petrolün ortalama varil fiyatı 51,43 dolar, WTI ham petrolün varil fiyatı ise 47,77 dolar olarak öngörülmüştü. Raporda, Çin'in stok alım hızı, Rusya-Ukrayna Savaşı ve ABD'nin ticaret politikaları gibi faktörlerin petrol fiyatları üzerinde baskı yaratabileceğine işaret edildi. Ayrıca yılın ilerleyen döneminde beklenen arz fazlası, OPEC+ grubunun üretim planlarını yeniden gözden geçirmesine yol açabilir. EkonomiGazetesi haberine göre; uzmanlar fiyatlarda gerilemenin süreceğini düşünüyor. Piyasanın bu yılın dördüncü çeyreğinden itibaren büyük bir fazlaya geçmesi ve 2026 boyunca bu seviyede kalması beklendiğinden, OPEC+’tan gelebilecek ek arz fiyatları daha da aşağı çekebilir. Bu durum, petrol fiyatlarının gelecek yıl daha da düşeceği yönündeki görüşleri destekliyor. ING, Brent petrolünün 2026’de varil başına ortalama 57 doları olacağını tahmin ediyor. Petrol piyasasında belirgin yukarı yönlü riskler de mevcut. Bunların en önemlisi, Rusya’yı hedef alan devam eden yaptırım ve ikincil tarife tehdidi. Şu anda yalnızca Hindistan, Rus petrol alımları için ikincil tarifelerle karşı karşıya. Ancak Başkan Trump’ın daha agresif bir tutumu, daha geniş Rus arzını riske atabilir. Bir diğer önemli yukarı yönlü risk de arz tarafında Rusya’dan kaynaklanıyor; özellikle de Ukrayna’nın Rus enerji altyapısına yönelik insansız hava aracı saldırılarının yol açabileceği kesintiler. Bu saldırıların çoğu rafinerilere odaklanmış olsa da, ham petrol ihracatını doğrudan etkileyebilecek liman altyapısını hedef alan saldırılar da yaşandı. Dünya Gazatesi haberine göre ise; Küresel enerji piyasalarındaki dengeler yeniden şekilleniyor. Goldman Sachs, yayımladığı son enerji piyasası raporunda Brent petrol fiyatlarının 2026’nın dördüncü çeyreğinde varil başına 52 dolara kadar gerilemesini beklediğini açıkladı. Bankaya göre bu düşüş, küresel arz fazlası ve talepteki yavaşlama gibi temel etkenlerle gerçekleşecek; ancak bu sürecin zamana yayılacağı vurgulandı. Goldman Sachs, fiyatlardaki olası düşüşün gecikmesinin iki temel nedeni bulunduğunu belirtti. İlki OECD stok artışları: Kasım ayında mevsim normallerinin üzerinde artış bekleniyor. Ancak bankaya göre bu artışlar şimdiden fiyatlara yansımış durumda. Bir sonraki ciddi stok artışının Ocak 2026’da yaşanacağı ve günlük 1,7 milyon varillik artışın fiyatları aşağı çekeceği tahmin ediliyor. İkincisi Dizel rafinaj marjlarının yüksekliği: Goldman Sachs, dizel marjlarının hâlen yüksek seviyede olduğunu ve bu durumun rafineri faaliyetleri ile ham petrol talebini desteklediğini ifade etti. Raporda ayrıca, Rusya’nın petrol üretiminde aşağı yönlü risklerin arttığına dikkat çekildi. Goldman Sachs, bu riskleri şu unsurlarla ilişkilendirdi: Yüksek ruble maliyetleri, yaşlanan ekipmanlar ve teknoloji eksikliği, Ukrayna’nın Rus enerji altyapısına yönelik saldırıları. Bankaya göre bu faktörler, küresel talepteki olası yavaşlamalardan daha etkili risk unsurları olarak öne çıkıyor.
Döviz Kurları:
TCMB 31 Ekim 2025 kapanış verilerine göre, USD döviz satış kuru Ekim ayında %0.93’lük artış ile 41.97 TL; EUR döviz satış kuru %0.59’luk düşüş ile 48.55 TL oldu. EUR/USD paritesi ise %1.51 azalışla, 1.1568 seviyesine geriledi. Buna göre 2025 yılında EUR ve USD ortalama kur artışı %25.33 olarak gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ekim Piyasa Katılımcıları Anketine göre; katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 43.85 TL iken, bu anket döneminde 43.56 TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 48.96 TL iken, bu anket döneminde 48.75 TL olarak gerçekleşmiştir. CNBC-e haberine göre; HSBC Global Investment Research, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimlerine devam etmesi ve bir sonraki Fed başkanına ilişkin belirsizliğin artması durumunda, ABD dolarının 2026’nın başlarında dip seviyeye inebileceğini öngördü. MUFG Bank Kasım ayı tahmin raporuna göre; 2025’Q4, 2026’Q1, Q2 ve Q3 için EUR/USD tahmini sırasıyla 1.20, 1.23, 1.25 ve 1.26 iken, aynı dönemler için USD/TRY tahmini sırayısla 43.25, 45.00, 47.00 ve 49.00 olarak gerçekleşti. RBC Capital Markets, kısa vadede dolar üzerinde karışık etkiler gözlemlese de, uzun vadeli bir dolar düşüşünün başladığına inanıyor. Avro Bölgesi'ndeki zorluklar Euro'nun kazanımlarını sınırlayabilse de, 2026 sonu EUR/USD tahmini 1,24 olarak korunuyor. Kısa vadeli bir bakış açısıyla RBC, ABD ekonomisinin uzun süreli kapanmasından zarar görme riskini değerlendirirken, Federal Rezerv'in dördüncü çeyrekte faiz oranlarını daha da düşürmeye hazır göründüğünü belirtiyor. Ancak, piyasaların önemli faiz indirimlerini zaten fiyatladığını ve bu durumun daha fazla satış olasılığını sınırladığını, ticaret endişelerinin ise dolara karşı bir savunma desteği sağlayabileceğini belirtiyor. Bununla birlikte, RBC dolara karşı orta vadede belirgin bir düşüş eğilimini sürdürüyor. ABD varlıklarından uzaklaşarak sürdürülebilir bir çeşitlendirme bekliyor ve Federal Rezerv faiz indirimlerinin küresel yatırımcıların daha fazla korunmaya yönelmesini tetikleyeceğini ve bu eğilimin 2026 yılında daha da ivme kazanacağını öngörüyor. Dolar endeksi halihazırda yaklaşık %8 düştü, ancak RBC, tipik bir döngüde para biriminin istikrara kavuşmadan önce %20-40 değer kaybettiğini ve bunun da aşağı yönlü hareket için oldukça fazla alan bıraktığını belirtiyor. Banka, Euro Bölgesi büyümesinin gelecek yıl güçleneceğini öngörüyor, ancak AB'deki verimlilik büyümesinin ABD'nin gerisinde kalmaya devam edeceğini ve bu durumun Euro'daki kazanımlar için alanı sınırlayacağını da tahmin ediyor.
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri:
TÜİK verilerine göre, Yİ-ÜFE (2010=100) 2025 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %1,63 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %25,67 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %27,00 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %25,49 artış gösterdi. Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %31,79 artış, imalatta %26,91 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %24,31 artış ve su temininde %56,26 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %22,33 artış, dayanıklı tüketim mallarında %33,07 artış, dayanıksız tüketim mallarında %33,91 artış, enerjide %25,05 artış ve sermaye mallarında %27,27 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %3,25 artış, imalatta %1,83 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %1,16 azalış ve su temininde %2,36 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,57 artış, dayanıklı tüketim mallarında %3,95 artış, dayanıksız tüketim mallarında %2,43 artış, enerjide %0,65 azalış ve sermaye mallarında %1,18 artış olarak gerçekleşti.
YD-ÜFE 2025 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %2,01 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %27,55 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %27,71 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %25,19 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %27,06 artış, imalatta %27,72 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %24,54 artış, dayanıklı tüketim mallarında %33,50 artış, dayanıksız tüketim mallarında %33,45 artış, enerjide %22,76 artış, sermaye mallarında %26,91 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %2,49 artış, imalatta %2,01 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,84 artış, dayanıklı tüketim mallarında %2,41 artış, dayanıksız tüketim mallarında %2,75 artış, enerjide %3,39 artış, sermaye mallarında %1,26 artış olarak gerçekleşti.




