Doçent Dr. Lütfi Apilioğulları
Çeviklik Gereksinimi
Giderek kısalan teslimat süreleri ve ürün yaşam süreleri, kişiselleştirilmiş ürünlerin pazarda ağırlıklarının artış göstermesi ve ani talep dalgalanmaları gibi nedenlerden dolayı tedarik zincirlerinde doğru ürünü, doğru miktarda, doğru şekilde, doğru yere ve doğru fiyata sevke edebilmek giderek zorlaşmaktadır. Değişimin daha önceye göre çok daha hızlı olması ve bunun sonucu olarak pazarda belirsizliklerin ve türbülansların artması, tedarik zinciri stratejilerinin hata yapmasının en temel nedenleridir. Bu değişimler iş modellerinin, iş yapma tekniklerinin ve önceliklerin değişmesine neden olmakta ve farklı stratejilerin gelişmesine etki etmektedir.
Çevik üretim (Agile Manufacturing) konsepti, 1991 yılında Iaccoca Enstitüsü’ndeki bir grup araştırmacı tarafından pazarın hızla değişen gereksinimlerini, hızlı bir şekilde karşılayabilmek amacıyla ortaya sürülmüş bir tedarik zinciri modelidir. Temelinde, Amerikan üretim endüstrisinin Uzakdoğulu rakiplerine kaptırdığı üretim yeteneği üstünlüğünün geri alınabilmesi kurgusu yatmakta olup, birçok araştırmacı ve uygulayıcı tarafından, hızla değişen ve gelişen dinamik pazar koşullarında uygulanabilecek en etkin stratejik tedarik zinciri modellerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hedefi hız, esneklik olan bu sistemde ana tema tedarik zincirindeki tüm fonksiyonların pazar beklentilerini çok iyi anlayarak, ortak hedefler doğrultusunda ve stratejik işbirliğiyle esnekliği sağlayarak, değişken pazardaki müşteri beklentilerini karşılamaktır.
Çevikliğin gereksinimi altındaki en önemli etken değişim, en temel karakteristiği ise esnekliktir. Önceleri ürün çeşitliliği ve talep artışı durumlarında, üretim hatlarını hızlı bir şekilde ayarlayabilme yeteneği olarak algılanan çeviklik kavramı, globalleşmenin ve dış kaynaklara bağımlılığın artış göstermesi sonucu tedarik zincirindeki tüm firmaların eş zamanlı olarak çevik olmasını zaruri hale getirmiştir. Birçok araştırmacının görüşüne göre sadece firma içinde yalın olunabilmesi kısmen olanaklı iken, çeviklik için ise tüm zincirin esneklik yetkinliğine sahip olmasının gerekliliği vurgulanmıştır.
Çeviklik yalınlıkla karşılaştırılmamalıdır. Yalınlık daha çoğu daha az ile yapabilme yetisi olarak adlandırılırken, temel amacı değişkenliği ve ürün çeşidi az olan pazarlarda, tam zamanında üretim felsefesi ve çekme sistemi ile süreçler arasındaki stok seviyelerini sıfıra yakın bir noktaya çekerek, maliyet azaltımını birinci önceliğe koyan bir yaklaşımdır. Yalın üretim felsefesinin değişkenlik karşısındaki en önemli artısı, önceden belirlenmiş belirli bir program doğrultusunda, üretimin müşteri tarafından belirlenen hıza göre (takt) ve dengeli olarak yönetilmesi sonucu elde edilen esnekliktir. Yani talebin önceden kestirilebilir ve dalgalanmanın az olduğu durumlar için yalın üretim yaklaşımı fark oluşturmaktadır. Birçok araştırmacı, yalın üretim felsefesinin belirsizlik ve öngörülemez değişiklikler karşısında çok etkili olmadığını, bunun temel nedeni olarak da değişkenliğe karşı sistem içinde kapasite ya da stok anlamında bir rezervin olma- masının yalın üretim ilkesinin bir gereği olduğunu belirtmektedirler. Yalın üretim kayıplara karşı mücadele eden bir sistem iken, değişkenliğe karşı bir savunma mekanizması olarak görülen stok bulundurma veya rezerv kapasite ayrılması yalın üretim sistemleri için bir paradoks gibi gözükmektedir. Çevik üretim bir bakıma belirsizliklerle mücadele etme konusuna odaklanır. Firmaların değişimi zamanında algılayıp hızlı, proaktif olarak doğru tepki verebilmesi, etkin ve verimli bir şekilde kurumsal hedefleri algılama düzeyi, aynı amaca ulaşabilmek için farklı prosesleri uygulayabilme yeteneği ve herhangi bir aktiviteyi hızlı bir şekilde tamamlayabilme yetkinliği başlıca odaklandığı konular arasındadır.
Çevik tedarik zincirinin dört ana karakteristiğini pazara duyarlılık, sanal tedarik zinciri, prosesler arasında entegrasyon ve ağ yönetimi olarak belirtebiliriz.
-Pazarın beklentilerini iyi anlamak ve doğru olarak üretebilmek için müşterilerle sıkı iletişimde olmak, sahadan gerçek zamanlı veri alarak işbirlikçi stratejilerle kolektif planlama yaparak talebe dayalı üretim yapmak,
-Sanal tedarik zinciri ağı ile bilginin her alanda paylaşılmasını sağlayarak, bilgi iletiminde teknoloji ve interneti etkin kullanmak,
-Tedarikçiler ile süreç entegrasyonuna gidilerek, uzmanlığa odaklanmak ve işbirlikçi stratejilerle birlikte hızlı yeni ürün geliştirmek
-Günümüzde artık firmaların değil tedarik zincirlerinin rekabet ettiği yak- laşımıyla tedarik zincirinde ortak hedefleri belirlemek, firmaların süreçleri arasında kurumsal seviyede entegrasyonu sağlamak
İşletmelerin değil tedarik zincirlerinin rekabet ettiği günümüz koşullarında hayatta kalabilmek için işletmelerin ‘çevik’ olmaktan başka seçeneği pek fazla yok gibi gözükmektedir. Bunun üzerine düşünün ve stratejiler geliştirin derim.